Paylaş
Cumhuriyet bayramını kutlamak için Ankara'da düzenlenen iki şölenin ikisi de görkemliydi. Çok görkemliydi.
Sâdece bir tanesine katıldım.
Çankaya belediyemizinkine...
Ama, RP'li büyükşehirimizinkinin afişleri, panoları dikkatimi çekti.
‘‘Sıhhiye'de U dönüşünün açılışı...’’
Hemen paranoyam tuttu.
Sıhhiye'den ‘‘U Dönüşü’’ yaparsanız, Kızılay, Bakanlıklar, TBMM ve Çankaya'ya gider yol... O sırayla...
‘‘Eyvaahhh!’’ dedim, ‘‘RP iktidara mı yürüyor? Uzun Yürüyüş mü?
Derken, iki haber okudum, rahatladım...
Erbakan talimat vermiş partisine...
‘‘Merkez sağa, marş marş...’’
Çiller de, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin yemeğine katılıp, ölü kuyruğuna pamuk tıkar gibi mantıları höpürdetirken, ‘‘Biz Refah'la kardeş partiyiz!’’ demiş...
* * *
Paranoyam geçti.
Geçti, çünkü, Refah Partisi doğru yola girdi.
Ya doğru yola girdi, ya Doğruyol'a girdi.
İkisi de helâlimdir.
* * *
RP aslında doğru yolu görüyor. Çoktandır görüyor.
İki yıl önce, Necmettin Erbakan, İstanbul Ticaret Odası'nın bir toplantısına dâvetliydi. Adil Düzen'i uzun uzadıya anlatırken, salonu donduran bir tesbit yaptı. Adil Düzülen'lere sahip çıktı.
‘‘Karl Marx haklıydı!’’
Salonu buz kesmişti. ‘‘Din kitlelerin afyonudur!’’ diyen Marx nasıl haklı olabilirdi?
Erbakan açıkladı.
‘‘Kapitalizm, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar. Kapitalizmde fiyatları tekeller, karteller tayin eder. Kapitalizmin temelinde haksız kazanç, onun da temelinde faiz yatar, murabaha sermayesi yatar...’’
Salonun arka sırasında kıkırdaşmalar, gülüşmeler oldu.
Sonradan öğreniyoruz, İTO'nun şakacı üyelerinden biri espri yapmış...
‘‘Yine de şükredelim... Hoca konuşmasına başlarken, ‘Selamınaleyküm tavarişler' diyebilirdi...’’
* * *
Erbakan'ın Marx'ı okuduğunu, anladığını sanmıyorum...
Bu konudaki bütün bilgileri kulaktan dolmadır.
Bu sebeple, Marx'ın 1881 yılında ‘‘İslamiyet Üzerine’’ yazdığı iki sayfalık bir mektubu kısaca özetlemek istiyorum.
‘‘Bütün tek Tanrılı dinler, kurulu düzene karşı oluştu, örgütlendi, gelişti. Arabistan çöllerinde inanılmaz bir yokluk, yoksulluk, yozluk vardı. Müslümanlık, bir ‘isyan bayrağı' olarak doğdu. Murabaha sermayesi her yere, her şeye hâkimdi. Tefeciler ülkenin insanını soyuyor, soğana çeviriyordu. Ama, fakirin, fukaranın, göçebenin, yoksulun ideolojisi yoktu, kendisine şemsiye edeceği, kalkan olarak kullanacağı bir felsefesi yoktu. Müslümanlık onu sağladı...’’
* * *
Merkez sağa, marş marx'ş!
Mantınız da, mantığınız da harika, kardeş partiyiz zâten...
Söylemlere bak! Süngüye sarıl!
Aslında, sarılma...
Ayten Gökçer'in ‘‘Maria Callas’’ galası muhteşemdi.
Tek problem vardı. Yarım saat geç başladı.
Cihet-i askeriyye MGK toplantısından çıkıp ‘‘sivil giyinmek’’ için eve gitmişti. Baba yarım saat geç kaldı. Harbiye marşından sonra Verdi'ye, Beethoven'e zihinsel-kulaksal uyum sağlayabilmek için...
Paylaş