Paylaş
Türkiye'deki en önemli problemin ‘‘işsizlik’’ olduğunu, şimdiki cumhurbaşkanı, o zamanların başbakanı söylemişti.
Aradan 33 yıl geçti.
Durum değişmedi. Şartlar değişmedi. İmkánlar değişmedi.
Bir tek oturulan koltuklar değişti.
Sokaklar yürümekle aşınmadı. Yürümekle bitmeyen o sokaklarda sürünen, sürtünen ayakkabılar eskidi.
Türkiye'nin şu andaki en büyük, hatta tek problemi, hálá ve hálá işsizliktir. Değişmedi.
* * *
Türkiye'nin en ciddi, hatta tek problemi olan işsizliği bitirmek için, mevcut hükûmet, memur sınavı açacakmış...
İki kademeli olmasını isteyenler var. Önce yazılı, sonra sözlü...
Mekteb-i Mülkiye'de, tastamam yirmi yıl, yarının üst yöneticilerine, ‘‘Personel Yönetimi ve Seçimi’’ dersi anlattım...
Yarı şaka, yarı ciddi olarak...
* * *
1 Kendi adamlarınızı işe almak istiyorsanız, sakın ola, yazılı sınav yapmayın... Hem kargacık-burgacık yazılmış, saçmasapan cevaplarla dolu bir sürü sınav káğıdı okumak zorundasınız, hem kayırmacılık zor, hem de yargı yolu açıktır. Mahkemeye giden birini işe almak zorunda kalabilirsiniz...
2 Sözlü sınavdan şaşmayın... Adaylardan birinin mahrem yerine yerleştirilmiş ses kayıt cihazıyla sınava girmesinden de korkmayın... Onları alacak parası olsaydı, zaten sizin sınavınıza mudáná etmezdi.
3 ‘‘Eleman alınacaktır’’ ilánını çok dikkatle kaleme almak lázımdır. Yanlış yazılmış ilán baş ağrıtır.
* * *
Biraz açalım bu konuyu...
Gazetelere ‘‘Personel Aranıyor’’ ilánı verir. İşsizlerin hepsi okur.
Verebileceğiniz en yanlış ilánı birlikte okuyalım.
ELEMAN ARANIYOR - Önce milletvekili seçilen, arkasından bakan olan bir arkadaşımızdan boşalan yere personel alınacaktır. Enerjik, çalışkan, yurtsever, tecrübeli, çevresinde saygı gören, insanları yönetmesini bilen biri aranıyor. Ana dilini ve yabancı dil bilmesi gerekmez. Ücret, ikramiye, prim ziyadesiyle dolgun, çalışma koşulları rahattır, lojman ve makam arabası tahsis edilecektir.
Böyle bir ilána herkes koşar, içinden çıkamazsınız.
İlánın şöylesine ne dersiniz?
ELEMAN ARANIYOR - Ağrı Dağı'nın sarp kayalıklarında hiç izin yapmadan 15 yıl süreyle Nuh'un gemisini arayacak, bölge halkıyla yalnızca türkçe konuşacak, bu konuda 20 sene iş tecrübesine sahip, çadırda oturacak arkeolog alınacaktır. İsteklilerin çadır ve sobalarını beraberlerinde getirmeleri gerekir. Ücret az, emeklilik hakları duruma göre saklıdır.
Böyle bir ilán vererek aday sayısını sınırlı tutar, istediğinizi alır, istediğinizi şutlarsınız...
* * *
Diyelim, yazılıyı kopya çekerek veya sınav sorularını önceden alarak atlatan ‘‘imtiyazlı ve öncelikli aday’’, ikinci aşamada, sözlüde tekledi.
Ne doğru-dürüst konuşuyordu, ne cilt rengi memurluğa müsaitti.
Üçüncü elemeye alırsınız...
Ciguli'ninkiyle Sibel Can'ınkine taktınız cilt rengini...
Sorarsınız: ‘‘‘Michael Jackson'la bir akrabalığınız var mı?’’
‘‘Evet efendim, Michael ağabeyim, La-Toya ablamdır. Jack babam, Joan anam, Joseph dedem, Ray dayım olur. Harry (Belafonte) uzaktan akrabadır, kız verdik, öküz aldık. Ailemizden Louis Armstrong eniştemizdir...’’
Bitti mesele... İş senin yavrukurtum!
* * *
Öğrenci seçmeyle memur seçme arasında fark kalmadı. Yazılı sınava takviye olarak ‘‘sözlü sınav’’ isteniyor.
İstediklerini işe almak için...
İstemediklerini ‘‘bin dereden su getirerek’’ ayıklamak için...
Paylaş