Paylaş
Pakistan'da darbe oldu, sivilimsi gitti, asker geldi. Gazetelerimizin manşetlerine tırmandı. Çok güldüm. ‘‘Müşerref Paşa’’ uçaktaymış... Görevden alındığını orada öğrenmiş...
Havalimanına inmiş, bando-mızıka-mehter töreniyle karşılanmış, ‘‘Merhaba Asker!’’ demiş... ‘‘Müşerref olduk. Sağol komutanım!’’ diye bağırmışlar...
Askerin sağının solunun olmadığını, pek belli olmayacağını hepimiz biliriz... Tecrübeyle sabittir.
* * *
Avrupa İnsan Hakları Divanı'nın adını, ilk defa, 1982 yılında duyduk.
12 Eylül askeri yönetimine içten-dıştan yöneltilen ‘‘işkence’’ iddialarıyla ilgili olarak... Kadın tutuklulara copla ‘‘cinsel müdahale’’ edildiği konusundaki şikáyetlerin Divan'a ulaştığı haberlerine karşı, askeri yönetim tarafından başbakanlığa soyundurulan, ama, havasını alan bir paşa, ‘‘Copa ne lüzûm var, elimizde taş gibi zıpkınlar var!’’ demişti.
* * *
Pakistan'daki insan hakları ihlallerini yakından izlemeye devam edin...
Bizimkiler zeytinyağıdır. Hemen su yüzüne vururlar.
Vurgun yemiş dalgıçlar, balıklar, denizanaları, denizbabaları gibi...
Boş zamanlarında insanların mahremiyetine tecavüz ederler.
‘‘Katerina Witt'in fotoğrafına bakıp, ya kopya çeken, ya mastürbasyon yapan’’ bazı zevat gibi... Rahmetli biraderi, Pakistanlı öbür cuntacı Ziya-ül Hak kardeşinin mezarda kulakları çınlasın... Netekim...
* * *
Bazı kişilerin resimlerini çekmek ‘‘özel hayata müdahale’’ sayılırmış...
Bunların hepsi kamu malıdır.
Avrupa İnsan Hakları Divanı, Avrupa Topluluğu'nun üst mahkemesidir.
* * *
9 Ekim 1975 Avusturya genel seçimlerinden 4 gün sonra, Yahudi Dokümantasyon Merkezi başkanı Wiessenthal, koalisyon ortaklığı arayan Liberal Parti başkanı Peter'i nazilikle suçlamıştı.
Koalisyona ortak arayan Sosyalist Parti başkanı Kreisky, Wiessenthal'ı siyasal mafyalıkla suçladı.
İlk cevap Avusturya'nın ünlü Profil dergisinin editörü Lingens'den geldi: ‘‘Başbakan Kreisky aşşağılık, adi, namussuz, ahláksız bir oportünist, vahşi ve barbar bir köpek, siyasi ahlákın asgari müştereklerinden yoksun bir zavallıdır...’’
Mahkemelik olundu. Viyana Bölge Mahkemesi Lingens'i o zamanki parayla 16 milyon lira cezaya çarptırdı, üst mahkeme onayladı.
Divan'a gidildi, karar bozuldu. Basın hürriyetine tecavüz edilmesine göz yumduğu için, Avusturya hükümetine 250 milyon lira para cezası verildi.
Gerekçeyi okuyoruz: ‘‘Kamu malı durumundaki kişilerin özel hayatı yoktur, olamaz... Politikacıya politikacı olarak söylenen sözler, özel şahıslara söylenen sözlerle aynı değildir, olamaz... Çekilen fotoğrafları da öyle... Kamuoyunun karşısına şu veya bu şekilde çıkan bir insanın basın tarafından izlenip görüntülenmesi basın hürriyetinin asgari gereğidir...’’
* * *
Basın özgürlüğü... Af yasası...
Kim suçlu, kim güçlü? Af çıkacak mı? Çıkarsa kim yatacak, kim salınacak?
Bunlara cevap vermiyorum, çünkü, sekiz yıl önce Almanya'daki bir cezaevinden gelen ‘‘sorulu-sorgulu talepname’’ var önümde...
1 Yabancı düşmanlığına, ırkçı baskılara son verilmesini istiyoruz...
2Yabancı mahkûmlara karşı, cezaevi yönetiminin ve Almanya yabancılar dairesinin eşitlik ilkesini çiğneyen ırkçı uygulamalarını kınıyoruz...
3Yabancı mahkûmları 1 Alman markı saat ücretiyle ve köle gibi çalıştıran anlayışı kınıyor, ‘‘eşit işe eşit ücret’’ istiyoruz...
4Karakol, mahkeme ve hapisanelerde yabancı tutuklu ve mahkûmlara karşı kaba kuvvet kullanan kişilerden hesap sorulmasını istiyoruz...
5Türk hükümetinin otuz yıldır arayıp sormadığı bu vatandaşlarının sorunlarına karşı daha duyarlı olmasını ve Alman hükümeti nezdinde girişimlerde bulunmasını, sorunlarımıza sahip çıkmasını istiyoruz...
* * *
Kötü örnek ‘‘emsal teşkil etmez’’...
Benzetecekleri kolayca buluyoruz da, benzeyecekleri bulamıyoruz...
Paylaş