Paylaş
ANAYASA değişikliklerinin görüşülmesi sürecine girildi. Yedi yıl önce, Çankaya'ya çıkarken, ‘‘Arkama bakmayacağım!’’ sözünü vermişti Süleyman Demirel... Allah'ı var, sözünde durdu.
Türkiye'nin siyasi hayatında ‘‘demokratik sembol’’ olan Güniz Sokak'a fazla bakmadı, belki bir-iki kere uğradı.
* * *
Dünün dün, bugünün bugün, yarının yarın olduğunu ben de biliyorum.
Geçmişe mázi, geleceğe áti denildiğini bilirim. ‘‘Saatli Maarif Takvimi’’ kolleksiyonlarım hálá vardır, kitaplığımda, duvarlarımda durur.
* * *
1993 yılının mayısıydı. Demirel Çankaya'ya çıkıyordu.
Söz verdi: ‘‘Arkama bakmayacağım!’’
Sözünü tuttu. Arkasına bakmadı.
Bugüne kadarki ‘‘en tarafsız cumhurbaşkanı’’ oldu.
Kendisine yöneltilen eleştiriler, kendisinin de dediği gibi, müteaddit kere başbakanlık yaptığı, o makama devamlı gidip geldiği dönemlere aittir.
* * *
Perşembe günkü Hürriyet'in manşeti nefisti.
Sevgili Ankara temsilcim Sedat Ergin'e konuştu Demirel...
‘‘Güniz Sokak'a dönersem, bahçeyle, çiçekle, tavukla uğraşmam!’’
‘‘5+5 olmazsa, Güniz Sokak'a dönerim, siyaset yaparım!’’ demeye getiriyordu.
Böyle bir girişimden en çok pimpiriklenen Tansu Çiller oldu.
Demirel dönerse, Çiller siyasette yoktur, olamaz artık...
DYP'nin şimdiki milletvekili kadrosunun, ‘‘blok hálinde’’, sayın cumhurbaşkanımızın görev süresinin uzatılmasına, Güniz Sokak'a döneceğine Çankaya sırtlarında ikamet etmesine heyecanla oy vereceği anlaşılıyor.
* * *
Douglas MacArthur ilginç bir adamdı. Büyük komutandı, büyük kahramandı.
İkinci Dünya ve Kore savaşları gazisiydi. Ziyadesiyle faşistti.
Demokrasi ordularını yönlendireceğine, Hitler'in panzerlerine daha çok uyardı. Neyse, ABD yönetimine ters düşen ‘‘yayılmacı-istilacı’’ demeçler verdiği için görevden alınmıştı.
Amerika'ya dönerken söylendi, söyledi: ‘‘Ergeç döneceğim!’’
Asker sözü vermişti gerçi... Ama, tutması nasip olmadı. Dönemedi.
* * *
Süleyman Demirel aynı sözü üç kere verdi.
‘‘Ergeç döneceğim!’’
Üçünü de tuttu.
İlk sözü 24 Mart 1963'te verdi. Ankara'da taşlı-sopalı nümayişler vardı. Eisenhower bursuyla gittiği Amerika'da zar-zor para biriktirerek aldığı devetüyü paltosunu Kızılay'daki AP genel merkezinde bırakıp arka pencereden kaçarken, ergeç döneceğini söyledi. İki yıla kalmadı, başbakan oldu.
İkinci sözü 12 Mart 1971'de verdi. ‘‘Paltom yok, askeri vestiyere şapkamı bırakayım bari!’’ dedi, dönme teminatını verdi, sözünün eri çıktı.
Üçüncü sözü 12 Eylül 1980'de verdi. ‘‘Sabredin, ergeç döneceğim...’’
Sözünden caymadı. Yine döndü.
* * *
Peki, ‘‘Arkama bakmayacağım!’’ (1993) sözüne ne demeli?
Bu sözü veren birini daha hatırlıyorum...
Orpheus, Yunan efsanelerinin dillere destan olmuş bir ozanıydı. Delicesine sevdiği Eurydice'le evlendi, ama, sapık Aristaeus'tan kaçarken zehirli bir yılana bastı, öldü kızcağız...
Karanlıklar dünyasına, o tutkusunun peşinden gitti Orpheus... Yalvardı, yakardı.
Hades'in acımasız kalbi yumuşadı sonunda...
‘‘Tamam...’’ dedi Orpheus'a, ‘‘Ama, bir şartım var. Karanlıktan aydınlığa, günışığına çıkana kadar arkana bakmayacaksın...’’
Tam güneş görecekken şeytan dürttü Orpheus'u... ‘‘Arkama bakmayacağım!’’ sözünü verdiği hálde, dönüp arkasına baktı.
Hem Orpheus, hem Eurydice karanlıklara gömüldüler. Ebediyyen...
* * *
Ben bu yazıyı niye yazdım şimdi?
Paylaş