Paylaş
Sine-i millete dönme fikri, siyasetimizde yeni değildir, yabancı değildir. Aklına esen, canı sıkılan, ayranı kabaran kim varsa, bu gibisinden şecaat arzeder.
‘‘Sine-i millete dönerim haaaa!’’
* * *
Vatanın bağrına hançer dayanmışsa, ulusun bağrına sığınmak elbette herkesin hakkıdır. Görevidir. Borcudur.
Ama, o hakkı sádece Atatürk kullandı, İnönü kullandı, Karabekir kullandı, Çakmak kullandı. Kurtuluş Savaşı'nı yaşayanlar, İstiklál Madalyası taşıyanlar kullandılar.
Hakkıyla kullandılar.
* * *
1946 seçimlerinden sonra, ‘‘sine-i millete dönme’’ tehdidini savurmakta, Demokrat Parti yerden göğe kadar haklıydı.
Şimdiki oranlarla yüzde 54, o tarihteki rakamlarla yüzde 74 olan jandarma bölgelerindeki seçim sandıklarından ya hiç çıkmamışlardı, ya yok denilecek kadar az...
Sine-i millete dönmeleri, şecaat arzetmekti. Yani, kahramanlık taslamaktı. Merd-i kıpti şecaat arz ederken, sirkatin söyler... Yani, roman vatandaşlarımız kahramanlık taslarken, suçlarını itiraf eder.
Ama, zamanlamaları uygundu. Akıl-mantık egemen oldu, sine-i millete dönmediler, dört yıl beklediler.
Kazandılar.
* * *
Ya sonrası?
Siyasi tarihimize ‘‘Hışımlılar’’ olarak geçen ‘‘DP'nin C Takımı’’ (şimdiki sayın cumhurbaşkanımız da dahil), 27 Mayıs, 22 Şubat ve 21 Mayıs'tan sonra asabileşti. ‘‘Sine-i millete dönelim!’’
Yıllar sonra, Tansu Çiller dellendi. ‘‘Sine-i millete döneriz haaa!’’
Recai Kutan yakınlarda konuştu. ‘‘Sine-i millete döneriz haaaa!’’
Bu son ikisi, vaktiyle koalisyon bile yapmışlardı.
Bu iki kişide simgeleşip somutlaşan, şecaat arzederken popoma sığacak kadar küçülen iki partinin genel seçimlerdeki oy seyrine bakalım, parantezi açıp kapatalım...
* * *
AP-DYP MSP-RP-FP
1973 % 29.8 % 11.8
1977 % 36.9 % 8.5
1987 % 19.1 % 7.2
1991 % 27.0 % 16.9
1995 % 19.2 % 21.4
1999 % 12.0 % 15.4
* * *
‘‘Sine-i millete dönme’’ söylemi, kimseye hayır getirmedi.
1973 yılında ‘‘cumhurbaşkanı kim olacak?’’ problemi vardı. Cevdet Sunay'ın görev süresini uzatmak, bazı akl-ı evvellerin aklına geldi.
Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler cumhurbaşkanlığı için en güçlü adaydı.
Gürler kerize getirildi. Genkurbaşlıktan ayrıldı, kendisine yer açmak için görevinden çekilen Mehmet İzmen'in yerine kontenjan senatörü oldu.
TBMM'ye girdi.
Sivil kamuoyu da, Cemal Gürsel'le başlayıp Sunay'la devam eden ‘‘askeri hánedan’’ fikrine yatkındı netekim...
Bazı medyamız, ‘‘Aklı başında herkes Gürler'i cumhurbaşkanı görmekten büyük memnunluk duyacaktır!’’ diye kelám buyururken, öbür bazı medyamız ‘‘Silahlı Kuvvetlerin doğrudan doğruya benimsediği aday dışındaki kimselere yönelmek mantıkla bağdaşır iş değildir!’’ diyordu.
Fiili sansür ve yönlendirme uygulanıyordu medyaya...
‘‘Cumhurbaşkanı kim olacak?’’
* * *
‘‘Sine-i millete dönme’’ söylemiyle, ‘‘cumhurbaşkanı seçme’’ eylemi bizde paralellik gösterir. Birbirlerine endekslidir. Kahramanlık taslamak için, herkes, ama herkes, cumhurbaşkanlığı seçimlerini bekler.
Ceviz akıllarınca, ‘‘davulcu pazarlığı’’ yaparlar.
Perşembeye devam ederim... Affınıza sığınarak, izninizle...
Paylaş