Paylaş
Türkiye'de ne zaman olağanüstü duruşmalar olsa, aklım hep gerilere gider. Mesela 27 Mayıs'a, mesela 12 Mart'a, yine mesela 12 Eylül'e...
Başta sinirler gergindir, kan davaları güdülür. Zaman geçtikçe işler tavsar.
Böyle dönemlerde, bizim meşhur ikilinin ‘‘Popüler Siyasi Terimler Sözlüğü’’ kitabına gider elim...
* * *
27 Mayıs darbesiyle iktidardan uzaklaştırılan Demokrat Partilileri yargılamak üzere Milli Birlik Komitesi tarafından oluşturulan Yüksek Adalet Divanı, Yassıada'daki duruşmalarına 14 Ekim 1960 günü başladı. Divan'ın ele aldığı ilk davada, Afgan Kralı tarafından kendisine hediye edilen bir Afgan tazısını değerinin çok üstünde fiyatla Atatürk Orman Çiftliği'ne satıp, parasıyla bir köye kendi adına çeşme yaptırmakla suçlanan ‘‘düşük’’ cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın 5 yıl hapsi isteniyordu. Bayar, kamuoyunda ‘‘köpek davası’’ olarak adlandırılan bu davada mahkûm oldu.
Yassıada'da görülen ilk davasında başbakan Adnan Menderes'e yöneltilen suçlama ise, opera sanatçısı Ayhan Aydan'dan olan gayrimeşru çocuğunu doğumu sırasında öldürttüğüydü. Aslında Yassıada'da savcılık makamını üstlenen Yüksek Soruşturma Kurulu ‘‘bebek dosyası’’ hakkında ‘‘men-i muhakeme’’ kararı verdi ancak MBK'nin itirazı üzerine konu Yüksek Adalet Divanı'nın önüne gelmişti. Menderes, ‘‘bebek davası’’ olarak bilinen bu davada beraat etti.
Anayasayı ihlál ettiği, kanlı bir kardeş davasına yol açtığı iddia edilen hükümetin kamuoyunda merakla beklenen duruşmalarının ‘‘köpek-bebek’’ davalarıyla başlaması 27 Mayıs darbesine karşı olumsuz tepkileri artırırken, Yüksek Adalet Divanı'nın güvenilirliği konusunda kuşkuları çoğalttı.
* * *
Başka neler olur? Konu aynı kaynak başka...
Yüksek Adalet Divanı üyelerinden Nahit Saçlıoğlu, neden ‘‘köpek-bebek’’ davalarıyla başladıklarını şöyle açıklamaktadır:
‘‘Yüksek Soruşturma Kurulu bize tam, her yönüyle tamamlanmış bir anayasayı ihlal dosyası gönderemedi. Gönderemeyince, o anayasaya aykırılıkların maddi vakalarına ait dosyaların gelmesini beklemek mecburiyetinde kaldık. Onların hepsi gelecekti ki, tümü ile bütünleştirme yapılsın. Bunu yapamadığımız için mecbur kaldık parça parça küçük davaların dosyasına bakmaya...’’
(M.Ali Birand, Can Dündar, Bülent Çaplı, Demirkırat, Bir Demokrasinin Doğuşu, İstanbul 1991, s.242)
* * *
MBK üyesi Orhan Erkanlı'ya göre ise ‘‘köpek-bebek’’ davalarıyla başlamak Celal Bayar ve Adnan Menderes'in Yüksek Adalet Divanı'nı yetkisiz ilan edip suçlamalara cevap vermekten kaçınmalarını önlemek içindi:
‘‘Dava dosyaları o derece çirkin ve haysiyet kırıcı ithamları ihtiva ediyordu ki, Bayar ve Menderes mutlaka bu ithamları cevaplandıracaklar, kendilerini savunmak ihtiyaç ve mecburiyetini duyacaklardı. Bir defa mahkemeyi kabul edip, konuşmaya başladıktan sonra artık geri dönemeyecekler ve devam edeceklerdi. Nitekim öyle oldu. Dosyalar, sanıklar üzerinde beklenen tesiri, psikolojik baskıyı yaptı; konuşmaya başladılar, korktuğumuz tehlike gerçekleşmedi...’’
(Orhan Erkanlı, Anılar... Sorunlar... Sorumlular, İstanbul 1972, s.122)
* * *
Fazla bir şey söylemek istemiyorum.
Uzatmayın, teferruatta da boğulmayın.
Adaletin iyisi çabuk gerçekleşenidir.
Paylaş