Paylaş
Gazetecilik zor zenaattir. Hıyarlarla uğraşmak zorunda kalındığı için... Meslek icabı, acurlara tahammül edilmek mecburiyetinde olunduğu için...
Ediyoruz, edeceğiz...
Ekmek parası netekim...
* * *
Herkesin telefonları dinleniyor.
Olabilir. Çuvalla maaş alan kamu görevlileri, bütün gün boş mu otursunlar yani? Aylak bakkal bile, günü boş geçmesin diye, terazisinde kendi billûrlarını tartar.
* * *
Muhalif gördüklerinin telefonlarını dinlediği için ‘‘görevden çekilmek zorunda bırakılan’’ ilk (ve tek) devlet büyüğü, Amerikalı Richard Nixon'du.
Muhalefet partisinin telefonlarını dinlettirdiği için başına gelmedik kalmadı. Bilcümle muhalefet, Beyaz Saray'ın numarasını verdi. Gazetelerde boy boy ilanlar yayınlandı.
‘‘Sen benim telefonlarımı dinlersen, dinletirsen, ben de senin telefon numaranı dünya cihana duyururum...’’
Nixon (ve Beyaz Saray) papazı buldu.
9.9.1202.456 11 11'i çevirdim, boş çıktı. Cevap vermedi.
9.9.1202.456 14 14'e dokunduk...
Sürpriiizzz!
* * *
RICHARD NIXON- Helloooo efeeeeemmmmm!
BOB WOODWARD (Washington Post Gazetesi) - Tongaya bastınız.. Diyeceğiniz var mı?
NİXON - Sabahın bu saatinde, bunun için mi uyandırdın?
WOODWARD - Yes...
NIXON - Ne soracaksan sor, uykum var.
WOODWARD- Efendim, affınıza sığınarak, devletin parasıyla muhalefeti oymaya çalıştığınız söyleniyor. Doğru mu?
NIXON - AIDS'li misin, nesin? İkinci soruyu sor...
WOODWARD - Hayır, AIDS'li falan değilim... Devletin parasıyla muhalefete baskı yaptınız mı? Telefonlarını dinlediniz mi? Görevinizi kötüye kullandınız mı?
NIXON - Sen kimsin?
WOODWARD - Gazeteciyim... Washington Post'tan...
NIXON - No Comment! No comment! Yapmışsak yapmış oluruz.
* * *
Biraz ciddiyet...
Söylediklerinin duyulmasını istemeyenler, konuşmasınlar...
Ne telefonda konuşsunlar, ne kendi aralarında...
Ağzı olanın gonuştuğu yerde, kulağı olan dinler de, duyar da...
Peki, gazeteci ne yapar bu arada?
Dinler, duyar, yazar...
İktidarın muhalif telefonları dinlediğinin ibret belgelerini üç gündür yazdım. Elimde bir başka komik mesele var.
118'den rejisör Sinan Çetin'in ev telefonu istenmiş... Sabahın körü... Kimsenin afyonu henüz patlamamış... Santraldaki kızcağız, isim yanlışı yapmış, Hikmet Çetin'in numarasını vermiş...
Onlar da devletin telebant arşivlerinde var.
BİR SES - Sayın Çetin?
HİKMET ÇETİN - Evet!
BİR SES - Son filminiz çok harikaydı.
HİKMET ÇETİN - Anlamadım, ne filmi?
BİR SES - Abicim, son yapımın süperdi.
* * *
Telefon dinlemeyi görev sayanlara üzülüyorum...
Abuklukları dinlemekten ‘‘sürmenaj’’ olacaklar yakında...
Paylaş