Paylaş
İSTİSNASIZ herkesi korkular sardı bugünlerde... Üstelik, panik derecesinde... ‘‘Enflasyon düştü!’’ diye tam sevinirken, işçi-çiftçi-emekli yollara dökülüyor, yürüyor. Esnaf kepenk indiriyor.
Tam seviniyoruz, ‘‘Demokrasi geldi, yerleşti!’’ diye... Seçmen kitlemizin yüzde 15'i ‘‘kapatılma’’ korkusuna kapılıyor. Geriye kalan yüzde 85'lik kitle, kapatılmaz veya yenisi açılırsa ‘‘Eyvah, şeriat geliyor!’’ telaşına düşüyor.
Tabii, gündem de ha bire değişiyor.
Sevinçle korku arasında gidip geliyoruz, ama, ‘‘korku’’ ağır basıyor.
Arkadaşlar ‘‘korku’’ üzerine bir yazı yazmamı istediler benden...
* * *
Ölmekten korkmam... Korkunun ecele faydası yoktur.
Nereye gömüleceğimin siyasi polemiklere yol açmasından korkmam... Hepimizin sadık yári kara topraktır.
Peki nelerden korkarım?
İzninize sığınarak, pazar keyfinizi kaçırmak pahasına, izin verin, anlatayım...
* * *
Uçaktan korkarım.
Ne zaman binsem, uzay aracının havalanışı sırasında neler hissettiği sorulan astronot Neil Armstrong'un verdiği cevabı hatırlarım: ‘‘Korkuyorum. 18 bin hareketli aksamdan oluşan o aracın ya bakımını, ya vida sıkımını, akşamdan kalmış veya sabahın köründe karısıyla kavga etmiş adamlar yapıyor. Altımda dağılacak diye korkuyorum...’’
* * *
Helikopterden korkarım.
Cırcır böceğine benzeyen o cansızı, ilk defa, askerliğimi yaptığım sırada tanımış, felsefe yapmıştım: ‘‘Allah insanların uçmasını isteseydi, kanat takıp kafasının tepesine monte ederdi...’’
* * *
Yüksek gerilim hatlarından korkarım.
Kazara kopar da tepeme düşer diye... On binlerce volt yedikten sonra, küllerim etrafa saçılır.
* * *
Yürümeye üşenirim, ama arabadan, otobüsten korkarım.
Beş kilometre yol yapsak, bindiğim arabanın arka koltuğundan toparlayarak inerim... Her trafik canavarını, her kırmızı ışığı, her yayayı, her polisi gördüğümde, şoförün yerine, hayali frene ben bastığım için...
* * *
Peki, ‘‘Nelerden korkmuyorsun?’’ diye soranlara iki cevap vereyim...
Şeriattan korkmuyorum... Gelmeye kalkışacağı varsa, göreceği daha ne sivil-askeri numaralarımız var.
Darbeden korkmuyorum. İlkinde demokrasiyi, ikincisinde mapusluk ve elektrik işkencesini tanıdım, üçüncüsünde üniversiteden kovuldum.
Korkulacak ne kaldı?
* * *
Korkulacak çok şey kaldı.
Liderlerimizin sıhhat ve afiyetinden endişeliyim...
Allah hepsine uzun ömür versin, ammaaaaa...
Çok gezmeye başladılar.
Her gördüklerini öpmeye başladılar.
Uçaktan inmez oldular.
Yerli-yersiz çok konuşmaya başladılar.
* * *
Peki, en çok hangisinden korkuyorum?
THY'den evveli gün yine zam yiyen uçaktan korkuyorum...
Erdal İnönü ve kalabalık bir CHP grubu uçakta gidiyordu. Adana gezisi sırasında, İnönü'nün bindiği uçak, sol tekerleğinin üzerine inmişti. Uçaktaki solcuların hepsi, o panikle, sağa zıplamış, dengeyi sağlamışlardı.
Yine beş-altı yıl önceydi. Refah Partisi'ni Anayasa Mahkemesi'nin kapatma kararından belki de kurtarabilecek olan TBMM oylamasına yetişmek için, İstanbul-Ankara uçağına doluşmuştu RP milletvekilleri... ‘‘Bomba ihbarı’’ yapıldı, uçak çok geç kalktı, oylamaya yetişilemedi.
Uçağa binmekten niye korktuğumu anladınız mı şimdi?
Paylaş