Paylaş
Herkes cırcır konuşmaya başladı. Her kafadan değişik sesler çıkıyor.
‘‘Seçim olursa noolacak bu memleketin hâli?’’
Ne olacağı besbelli... Birinci parti Fazilet, ikincisi ANAP...
Öbürleri alt limitte...
* * *
DYP üst yönetimi, Mehmet Ağar'ın oğlunun düğününe gidecek mi?
Yoksa, bildiğimiz ‘‘protest’’ tavırlarını koyup, yürüyüşlere mi, Kuşadası'na mı, başka bir düğüne mi takılacaklar?
Kendileri bilir. Daha doğrusu, ‘‘Çiller ekürisi’’ bilir.
Sandık başında, hanyayı da görürler, Konya'yı da...
* * *
Haaaaa! Konya dediniz de aklıma geldi.
Necmettin Erbakan Konya'dan bağımsız aday olacakmış...
Durum henüz netleşmedi. FP listesinden mi ‘‘bağımsız’’ girecek, yoksa seçime ‘‘tek başına’’ mı katılacak?
Son genel seçimlerde, Konya'nın 16 milletvekilinden 9 tanesini Refah Partisi götürdüydü.
1969 genel seçimlerinde, Necmettin Erbakan, oradan ‘‘bağımsız’’ seçildiydi.
Yine olur. Hiç şüpheniz olmasın...
* * *
İki ihtimal var bu ‘‘Hanya-Konya’’ meselesinde...
Fazilet Partisi, eski başkanlarının sonuna kadar arkasındadır.
Seçer, getirir, tekrar dokunulmazlık zırhına büründürür...
Ama, onu getirmek için, geri kalan sekiz sandalyesinden vazgeçer mi?
Peki, öbür ihtimal ne?
Erbakan'ın Fazilet Partisi'nden ‘‘bağımsız’’ olarak seçime girmesi...
‘‘Kapatılmış partinin devamlılığı’’ konusunda ‘‘karine’’ değil mi bu?
Anayasa Mahkemesi'ne gerekçe olmaz mı?
* * *
Agah Oktay Güner (ve ANAP'ın) nuryüzü, gülyüzü ortaya çıktı. ‘‘Genç seçmen’’ adaylarına yakın ve sıcak görünmek için, kırk yıldır gördüğüm bıyıklarını kestirmiş...
Mesut Yılmaz, cimbom oylarını kapabilmek için, oğluna Ali Sami Yen stadından iki abone bilet almış...
Siyasete, erken seçimlere sıcak yaklaşım... Nasıl politika ama?
* * *
‘‘Solumtrak takım’’ ne yapıyor?
‘‘Eyi yapıyor’’ vallaaa...
Deniz denize giriyor, bisiklete biniyor, hatun seçmenleri yakaladıkça öpüyor. Türkiye'deki sosyal demokratları kurtardı ya, Alman sosyal demokrasisini kurtarmaya soyunuyor.
Bülent bey daha iyi... ‘‘Af’’ dedi, gündemi değiştirmese bile çok etkiledi. Herkes onu konuştu.
Şimdi, sırada, ya ‘‘toprak reformu’’, ya ‘‘köykentler’’ var.
DSP'nin doğu-güneydoğu illerinde ‘‘en sevilmeyen parti’’ olmasının sebeplerini anlamışsınızdır herhalde...
* * *
Eeeee, daha ne var ne yok? Babadan ne haber?
Eyidir, eyidir... Temel atıyor, geziyor, tozuyor, yabancı devlet büyüklerini karşılarken ‘‘istiklâl marşı’’ dinliyor, Beethoven'in dokuzuncusuna takılıyor, ihtiram kıtasına ‘‘Merhaba asker!’’ diyor, yağmasa bile gürlüyor.
Vaktini, zamanını kolluyor.
Saltanatı, hilafeti, tanzimatı, ıslahatı, meşrûtiyetin birincisiyle ikincisini, cumhuriyetin ilkiyle arkasını, muhtelif asker; darbeleri denedik... Ya ‘‘kulağımızın arkası’’ kaldı, ya ‘‘başkanlık sistemi’’...
* * *
Yaz aylarında yazı yazmaktan hoşlanmıyorum... Ankara'yı başıboş bırakmaya gelmez...
Aylak bakkalın kendi billurlarını tarttığı ortamlara girilir.
Bekliyoruz netekim!
Paylaş