Paylaş
Geçen gün Cumhuriyet Halk Partisi'nden söz etmiştim. Nostaljik takılmak gibi olmasın, ama, kendilerinin bir vakitler 6 (yazıyla altı) okları vardı. Cumhuriyetçilik, lâiklik, inkılâpçılık, halkçılık, devletçilik, milliyetçilik...
‘‘Kaç tanesi kaldı, bilemiyorum...'' dedim.
Bilemem, çünkü, aritmetiğim zayıftır. Tek elimin parmaklarına kadar sayar, 5'i geçtim mi sürmenaj olurum...
Yani, büyükçe bir bölüm CHP'li gibi...
Neyse, konum pek o kadar CHP değil...
Önümde bir mektup var.
* * *
‘‘Bizler sosyal demokratız... Sizin kullandığınız deyimle, Engels'in sıpalarıyız... Türkiye'nin kurtuluşunu yelpazenin solunda, yelpazenin solundakilerin birleşmesinde görüyoruz... İnsaf! Sosyal demokratları eleştirmek yerine, onları birleşmeye yöneltecek bir tek satır yazı yazamaz mısınız? Esef duygularımızla karışık olarak insafınızı istiyoruz muhterem hocam...''
* * *
Önce sayın Friedrich Engels'in bir cümlesini aktarmak istiyorum. ‘‘Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni'' isimli kitabından...
‘‘Tarihte öyle dönemler olur ki, sınıf savaşı çok kızışır, sınıflar birbirlerini ve toplumu yok etme kertesine gelirler. Bir sınıfın öbür sınıflara 'tahakküm aracı' olarak doğan 'devlet' de, sınıf kavgasından çekilir, onları uzlaştırıcı, yatıştırıcı, barıştırıcı bir konuma gelir...''
Sosyal demokrasi, 332 sayfalık bir kitabın bu iki cümlesinden doğdu.
Sosyal demokrasinin misyonu, kapitalizmle sosyalizmi, burjuvaziyle proletaryayı barıştırmak, uzlaştırmaktır. Barış içinde birlikte yaşamaya alıştırmaktır.
* * *
Allah rahmet eylesin, Refahyol hükümeti (veya ‘‘hacı-bacı beraberliği'') bunu başardıydı zâten.
Kırk yıl düşünsem, elli yıl daha yaşasam, işçi örgütleri DİSK ve Türk-İş'i (bazen de Hak-İş'i), emekçi örgütleri KESK, EMSEN ve TESK'i, sermaye örgütleri TÜSİAD, TİSK ve TOBB'u, miting meydanlarında, el ele, kol kola göreceğimi hiç beklemezdim.
Hacı-bacı-acı üçgeni bunu becerdi.
‘‘İşçi patron el ele... Birleşik cephede...''
Cihet-i askeriye de onlara katıldı.
Ne kaldı geriye? Polis... Onlar da birbirine girdi. Yakında onları da görürüz ‘‘birleşik cephe''de...
Vay baboooo! Cepheye bak!
Sosyal demokratlara hiç iş kalmadı.
Hepsi ‘‘bizim üçgen'' tarafından hâlledildi.
Merkez sağ partilere ekmek kalmadığı gibi, sosyal demokrasi de bedava ekmek kuyruklarında...
* * *
Sosyal demokrasinin kendisini aşma mecbûriyeti var.
Büyük de şansı, kısmeti var.
Peki, merkez sağ ne yapacak? Mehmet Gölhan'ın ölümsüz sözleriyle, ‘‘Kaz gibi yolunduk!''
Ona öyle demezler. Belki peynir-ekmek de yemezler.
Merkez sağ dolmalık kabak gibi oyuldu.
Duyduğuma göre, DYP yüzde 8... Gerisi Allah kerim... Yüzde 15-17...
Ne dememi istiyorsunuz?
Bu siyasi mezbelede sosyal demokratlara akıl mı vereyim yani?
Sahi, niye olmasın?
Sayın Engels sosyal demokrat nasipsizlere akıl verdiydi, İsmet İnönü de söylediydi.
‘‘Muhalefette muvafakat olmaz!''
Paylaş