Paylaş
Aklımda yanlış kalmadıysa, 1982 yılının başıydı. Devletin başı Ahmet Kenan Evren tiyatroya gitmek istedi.
Yeri hemen ayrıldı.
‘‘Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru’’ sahneleniyordu.
Eserin çok ilginç bir girişi vardır.
Perde tam açılırken 8-10 el silah patlar sahnede...
Devletbaşımızın koruma polisleri önceden uyarılmıştı.
‘‘Tabanca sesleri duyulacak, sakın panikleyip sağa sola ateş açmayın...’’
Bir kısım medya da uyarılmıştı.
‘‘Perde açılırken Kenan Paşam'ın resimlerini çekin...’’
Silah sesleri duyuldu.
Kimse istifini bozmadı.
Bir tek Ahmet Kenan Evren panikledi.
Reng-i ruhsarı uçmuş vaziyette ayağa fırladı, silah seslerinin nereden geldiğine bakındı, kurşun yarası var mı yok mu diye her tarafını yokladı.
Koruma ekiplerinin, duyarsızlıktan da öteye, vurdumduymazlığına bozuldu.
Sonra durum izah edildi kendisine...
‘‘Oyun gereğiymiş...’’
* * *
Aradan zaman geçti.
Sayın Evren Armutalan'a taşındı. Geç yaşında resim yapmaya başlamasa, defilelere katılmasa, unutulup gidecekti.
Neyse, gündemde kalmayı başardı.
Ama, yerine gelenler daha iyiydi.
Hem aritmetikleri, hem boy-bosları süperdi.
Seller-sular gibi ingilizce, fransızca, almanca, italyanca konuşuyorlardı.
Somali'de birbirini gırtlaklayan 40'ar kişilik iki kabileyi ayırmak için görevlendirilen 2.000 kişilik Birleşmiş Milletler barış kuvvetine komutanlık yapanlar da vardı aralarında...
Sevdik kendilerini...
Lâik cumhuriyetin tek bekçileri olarak gördük.
* * *
Derken ‘‘terslikler’’ başladı.
Refah Partisi'nin taban oylarına dadanan ANAP üst yönetimi, askere ‘‘bozulur gibi’’ yapmaya başladı.
Gerek yoktu.
Ama, olan oldu.
* * *
Memleketimden (çok ilginç) insan manzaraları oluşmaya başladı.
Tiyatroya, operaya, baleye, Beethoven dokuzuncu senfonilerine, resepsiyonlara, resitallere, dinletilere sivil kıyafetle giden üst komuta konseyi mensupları, her yerde üniformayla görülüyor artık...
Hayatları boyunca ahlâklı gazetecilik yapan insanlar, ‘‘Gazetecilik onuruyla bağdaşmayan’’ eylem ve söylemlerinden dolayı suçlanıyor.
Benim onurumu sorgulamak kimseye düşmez!
Önce aynaya bakılsın!
* * *
Sözdesiviller, köktenlâikler de bir âlem...
Kedinin osuruğunu, tatbikata giden tank paletlerinin asfalttaki tıkırtısını, öndeki arabanın eksoz patlamasını duysalar, Hasan Mutlucan'ın ‘‘Yine de şahlanıyor aman!’’ türküsü akıllarına, kulaklarına geliyor.
Bazıları var, bir tek zil takıp oynamadıkları kalıyor.
Sevgili Mutlucan sosyal demokrattır.
‘‘Askerin Türküsü’’nü (Le Ballade du Soldat) söylemek için, sabahın köründe uyandırılmayı hiç sevmedi.
Kerhen gidiyor netekim...
Paylaş