Paylaş
Adamın biri ‘‘iş bitirmiş’’ Güney Afrika'da... Etrafı zenci dolu, herkes sıkıntılı, eğlence yok...
Varsa, yoksa, ‘‘sinema’’...
Girmiş sinema kuyruğuna... Yarısı siyah derili, yarısı beyaz tenli...
Beyaz gişe memuresi şaşırmış... ‘‘İlk defa mı geliyorsunuz Güney Afrika'ya?’’
‘‘Nereden anladınız?’’
‘‘Burada beyazlar kuyruğa girmez... Şimdi, ön tarafa gelin, söyleyin, ne istiyorsunuz? Salon mu, balkon mu?’’
Ucuza gelsin diye, salon bileti istemiş adam... Memure aynı soruyu sormuş...
‘‘İlk defa mı geliyorsunuz Güney Afrika'ya?’’
‘‘Nereden anladınız?’’
‘‘Siyahlar salonda, beyazlar balkonda oturur...’’
Çıkmış yukarıya... Koltuklar rahat, havalandırma çalışıyor. Sıkışmış...
‘‘Tuvalet nerede?’’
Yol gösterici sormuş... ‘
‘‘İlk defa mı geliyorsunuz Güney Afrika'ya?’’
‘‘Nereden anladınız?’’
‘‘Balkondan aşağıya işeseniz yeter...’’
Başlamış, küçüksuyunu dökmeye...
Aşağıdakilerden biri başını kaldırmış, besbelli canı sıkkın, asabi...
‘‘İlk defa mı geliyorsunuz Güney Afrika'ya?’’
‘‘Nereden anladınız?’’
‘‘Aynı yere işeme... Sağa sola salla... Ettiğinden herkes nasibini alsın... Sosyal adalet bunu gerektiriyor bizde...’’
* * *
Türkiye’yi Güney Afrika'ya çevirdiler.
DANASOL'un vergi paketini görüyorum.
Bankaların, postanelerin, vergi dairelerinin, bakkalların önündeki kuyrukları görür gibi oluyorum.
Eskilere gidiyor hafızam...
Tasarruf bonolarıyla Kemal Kurdaş, emeklilik ikramiyelerinin tamamıyla Cevher Özden (Banker Kastelli), uygulamalarıyla Turgut Özal, Kemal Horzum, Özer Çiller ve Tansu Çiller bitirememişti bu memleketin parasını...
Titan da bitiremez... Parsadan da...
Gönlümüz zengin...
Güneş Taner ve Işın Çelebi aralarında anlaşsalar bile, onlar da bitiremeyecekler...
Ama, ‘‘Devlet parasının gönüllü ve amansız bekçileri’’ var aramızda...
Topu topu 1 milyonluk kahve ithalini yasaklayıp insanımızı bir fincan acı kahveden mahrum edenler... Sayın Ecevit...
Çıkardıkları kanunları ‘‘geçmişe dönük’’ işletmeye çalışanlar... Sayın Temizel...
* * *
Gazeteye gidiyordum. Yazı yazmaya...
Bankaların önünde kuyruklar gördüm. Para çekiyorlardı.
Vergi dairelerinin önünde kuyruklar gördüm. Para yatırmaya çalışan, bütün maişetini emekli ikramiyelerinin faizine bağlamış ihtiyarcıklar vardı.
Yine paracıklarımız bitmeyecek... Bitiremeyecekler...
Kimse bitiremez...
Yastık altına gidecek paralar...
Üstüne soda mı içilir, yoksa lânet mi okunur, onu şimdiden bilemiyorum işte...
Bildiğim tek şey var.
‘‘Sandık başında konuşmak’’ gibi ilginç bir alışkanlığa sahiptir necip Türk milleti...
Paylaş