Paylaş
İDAM cezasına değil, cellatlara karşı olduğumu hep söylemişimdir, yazmışımdır. Bu cezaların belli siyasi dönemlerde arttığını düşünmüşümdür, görmüşümdür.
11 yaşındaydım.
‘‘Rus Casusu Hayati Karaşahin’’in ip-ilmik ucundan sallanışını gördüm.
Müsned suçu, TSK'nın ‘‘kozmik çok gizli’’ iç hizmet talimatnamesini pis gomonistlere vermesiymiş...
Aradan çok zaman geçti. Öğrendim, bilgilendim.
O ‘‘İç Hizmetler Talimatnamesi’’ Ulus Meydanı'ndaki Atatürk Heykeli'nin altında, gelene geçene, gidene uğrayana bedava dağıtılırmış meğerse...
* * *
Aradan 10 yıl falan geçti.
Talat Aydemir Ulucanlar'daki cezaevinde asılacaktı.
Üç gazeteci vardık. Ceyhan Baytur, Mustafa İstemi, ben...
Dolanıyorduk etraflarda...
Sıkıyönetim komutanı rahmetli Cemal Tural'dı.
Kovalattırdı bizi... Kaçışıyorduk.
İstemi'nin makinelerini kırdılar.
Ceyhan'ın ağabeyinin yakınlarda ekmek fırını vardı. Oraya daldık, üzerlerimize un döktük, fırıncı çırağı ayağına yattık.
Sonra Ulucanlar'a döndük.
Talat Aydemir'in ipucunda sallanışını gördük.
* * *
Adnan Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu...
O ilk idam fotoğraflarını gazetelerde gördüğümde, doğruya doğru, eğriye eğri, çok etkilenmemiştim...
Geriye bakıp kendimden utanıyorum... Anayasanın birkaç kere delinmekle delinmiş olmayacağını şimdilerde öğreniyorum...
* * *
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan...
Emek Mahallesi'ndeki bir bankayı silah tehdidiyle soymak dışında etkili-öldürücü eylemleri olmamıştı.
Asıldılar.
12 Mart'ın gereğiydi.
* * *
Adalet Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı'nın verilerine göre, son 64 yılda 443 kişi idam edilirken, en son idam cezası, galiba, belleğim yanıltmıyorsa, 15-20 yıl önce, Hıdır Aslan'a uygulandı.
12 Eylül'ün uzantısıydı.
Olabilir. Eşyanın (‘‘şeyler’’) tabiatı gereğidir.
* * *
‘‘İdam cezası’’ konusundaki görüşlerim değişmeye başladı.
Üç çeyrek asırlık doğumgününü kutlayan Bülent Ecevit değiştirdi.
İnanamayacağınız güzellikte ve derinlikte, meselenin özüne indi.
‘‘İdam cezasını kaldıralım, çünkü, kimseyi yargılayamıyoruz...’’
* * *
Adam katil... Yurt dışına kaçmış... Türkiye'ye iade edilse, idamla yargılanacak... Türkiye'de ‘‘idam cezası’’ olmasa, hiç mesele yok...
Ettiği deliğe kadar kovalanır, yakalanır, sınır dışı edilir, gümrük kapısında teslim alınıp emniyete götürülür, yargılanır, ömür boyu hapse mahkûm olur, yatar, orada ölür.
Yok, iade edilmiyor... İdam cezası var.
Türkiye'de işlenen suçları yargılayamıyoruz...
Niye? Belkim idam ederiz diye...
Yargılayıp ömür boyu hapse mahkûm etsek ne olur?
‘‘Sitti baba’’ tekkesine dönen cezaevlerinden kaçabilirler hepsi...
* * *
Sayın başbakanım en iyisini, en doğrusunu söyledi.
‘‘İdam cezasının devamı, ulusal yargılama hak ve yetkimizi elimizden alıyor...’’
Kendi topraklarımızda, kendi insanımıza karşı işlenen suçları yargılayamıyoruz...
Devam ederiz...
Paylaş