Kurthan Fişek: Gurbetten ince-kalın trafik manzaraları

Kurthan FİŞEK
Haberin Devamı

MEMLEKETİMDEN trafik manzaralarını yazarken, acılı bir babanın, Boray Uras'ın Bağdat caddesinden başlayıp Ankara'da bitecek olan Uzun Yürüyüşü'nden etkilenmiş, çok da duygulanmıştım.

Babalar Günü'nde kendisini öpecek kızı yoktu artık...

Babalarının parasıyla BMW, Mercedes, Masseratti, Ferrari kullanan it-kopuk-sarhoş takımına kurban gitmişti.

Kaldırımda oynayan, koşan günahsız çocuklarını trafik canavarına kurban veren ailelerden bir ricam var.

Ankara girişinde Boray Uras'ı topluca karşılasınlar, beraber yürüsünler, başkente girsinler...

* * *

İlginçtir, bu yazıya ilk tepki Bonn'dan geldi.

Güneş Barış'tan...

Küreselleşen hooliganism'in Almanya'daki yansımalarını anlatıyordu.

Kendisinin türkçesi benden daha iyi ve düzgün olduğu için, Bismarck-Hitler Almanyası'nın trafik problemini aynen aktarıyorum bugün...

‘‘Türkiye'deki hálinize şükredin’’ demeye getiriyor.

* * *

Sayın Kurthan Hocam,

Siyah-resmi plakaların problemini bilmem, ama, normal sürücüler hakkında Engels'e dua edin ki, Almanya'daki trafiğin içinde değilsiniz.

Arasıra olan otobüs kazaları belki Türkiye'den biraz az burada... Ama, kamyonlar felaket... Önüne geleni altına alıyor, araba parçalıyor. Her gün iki üç ölümlü kaza... % 80'i arkadan vurma... Yol tıkanık ise en arkadakiler yandı. Adam gelip vuruyor, parçalıyor, yangın çıkıyor. İnsanlar yanıyor.

Otobanda yol açık... Adamın veya kadının arabası arıza yapmış ve sağda bekleme şeridine çekmiş... Dörtlüler yanıyor, sönüyor. İkaz üçgeni konulmuş... Hiç faydası yok... Hans gelip vuruyor. Zira yorgunluktan arabanın yol dışı durma şeridinde olduğunun farkında değil... Her Allah'ın günü birkaç ölümlü kamyon-TIR kazası...

Senede 940 motosikletli ölü, binlerce yaralı...

Mahalle aralarında 30 km. tahdidi olan yollarda yüzlerce çocuk ölü... Her gece, bilhassa hafta sonlarında, beyin eksiği olan gençler, kişilik noksanlığını telafi için gaza basıp, arabadaki arkadaşlarını da beraber öldürüyorlar. Sebep süratten savrulma... Tesadüfen kurtulan aynı hanzolar ertesi gün şosede gelip sizin arkanıza yapışıyor. 80 km. tahdit ne imiş? Kazazede 120 ile gelip sıkıştırıyor.

Kızlar da aynı belá... Sonra el kol hareketleri, küfürler... Duyulmuyor ama belli... Sağa çekip bırakıyoruz. Cehennem olup gidiyorlar.

Bu yüzden de her gün onlarca ölümlü kaza...

Otobanda bir başka deliler... Polis videolarını TV'de gösteriyorlar. Aklınız durur. Cambazlıklar ve sonunda ölümlü kaza... Hep kompleks...

Almanlar sadece kırmızı ışığa saygılı...

Gerisi tımarhanelik....

Bir de bu yıl ehliyet soran 7 polis öldürüldü.

Terörist falan değil, normal vatandaş...

Pencereden ateş ediyor ehliyet soran polise.

Türkiye'de hálinize şükredin, Almanya'dan selam ve saygılar...

* * *

Yaz ayları gelince, sıcaklar başa, ayaklar gaz pedalına vurur.

Pencereler açılır. Sürücünün sol kolu camdan dışarıda, poposunun yarısı şoför koltuğunun dışındadır. Benzin tasarrufu herhalde...

Çılgınca gidiyorlar.

Bu çılgınlığın bize özgü olduğunu sanırdım... Almanya'daki sevgili okuyucumdan, dostumdan, trafik manyaklığının globalleştiğini öğrendim...

Kaç sene önceydi, hatırlamıyorum, sevgili Çetin Altan ağam yazdıydı.

‘‘Kapıkule'den giriş yapan gurbetçiler, gaz pedalının üstüne üç kiloluk tuğlayı koyuyor, pabuçlarını çıkartıp şoför koltuğunda bağdaş kuruyor, İstanbul'a kadar hız yapıyorlar...’’

Nereden öğrendik bunları acaba?

Girmeye mi çalıştığımız, çıkmaya mı çalıştığımız belli olmayan küreselleşmiş Avrupa Topluluğu'ndan mı?

Yazarın Tüm Yazıları