Kurthan Fişek: Gümüş Motor'dan devrim otomobiline, sonrası Allah kerim!

Kurthan FİŞEK
Haberin Devamı

Türkiye gündeminin, yerden göğe haklı olarak, ‘‘Vak'a-i Merve’’ye kilitlendiği bugünlerde, Necmettin Erbakan hocamdan söz etmeden olmaz...

‘‘Hocam’’ derken, dinsel yanını ön plana çıkarmıyorum.

Hocamdır gerçekten... ODTÜ'de mühendisliğe özendiğim (ve beceremediğim) yıllarda, seçimlik ders olarak, kendisinden ‘‘motor-mekanik’’ okumuştum.

Çakmıştım.

Bana hocalık yapma mazhariyetine erişmiş tek kişi o değildi ODTÜ'de...

Süleyman Demirel vardı. Yine seçmelik ‘‘su kaynakları ve hidrolik’’ okutmuştu. Çakmıştım.

Erdal İnönü vardı. ‘‘Fizik’’ okuttuydu, çaktırdıydı.

Büyüyünce meşhur olacağımı önceden kestiren, bana arka çıkan tek kişi Turgut Özal'dı. ‘‘Matematik’’ dersinde ‘‘İki kere iki kaç eder?’’ sorusunu sormuş, ben ‘‘Beş’’ cevabını verince, ‘‘Ehhh! Yaklaştın! Geeççç!’’ demişti.

* * *

‘‘Makine-motor’’ hocam Necmettin Erbakan bugünlerde tekrar gündemde...

Motorsuz arabaya gaz veriyor.

Hatırlıyorum, gaz vermeyi, gaza getirmeyi anlatırdı o günlerde...

27 Mayıs devriminin simgesi háline gelecek olan ‘‘Devrim Otomobili’’ hikáyesini unutmam... Necmettin Hoca'nın talebesiydik o sıralarda...

Hafızam beni yanıltmasın diye, rahmetli Turhan Dilligil ağabeyimizin kitabından, ‘‘Erbakancılık ve Erbakan’’dan özetleyerek hatırlayalım...

* * *

Ankara Sanayi Odası'nın Milli Birlik Komitesi döneminde yapılan ilk kongresinde, İstanbul'daki Gümüş Motor Fabrikası Genel Müdürü Doç. Necmettin Erbakan'ın yaptığı konuşma ilgi çekmişti. Bu makina hocası Türkiye'deki olanaklarla, motoru da dahil olmak üzere, yerli otomobil yapabileceğini iddia ediyordu.

Milli Birlik Komitesi, askeri dehasını anıtlaştırmak için Askeri Fabrikalar'a minare boyunda, çelikten bir süngü yaptırmış ve İstanbul'da Taksim'deki Atatürk anıtının karşısına diktirmişti.

Bir de sanayi kalkınmasındaki yüksek yeteneğinin kanıtı olarak yerli otomobil yapılmasını sağlarsa bu iki büyük başarıyla 27 Mayıs Darbesi tarihte layık olduğu yeri alırdı.

* * *

Gerekli emirler verildi. En kısa zamanda Eskişehir Demiryolları Cer Atölyesi yeterince mühendis, teknisyen ve işçi ile emre hazır duruma geldi.

Artık meydan Erbakan'ındı. Kolları sıvadı.

* * *

30 Ekim 1961 günlü Cumhuriyet gazetesinin birinci sayfasına bakıyoruz...

‘‘İlk Türk otomobili Gürsel'e hediye edildi. Devrim ismini taşıyan Türk yapısı ilk binek otomobili bugün Büyük Millet Meclisi önünde yapılan bir törenle Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'e hediye edilmiştir. Gürsel siyah renkli otomobile binerek Atatürk Bulvarına kadar gidip dönmüşlerdir. Fakat Başkanın bu otomobille bir gezinti yapacağı düşünülmediğinden fazla benzin alınmamış bulunması, dönüşte o otomobilin Meclis'in gerisinde kalmasına sebep olmuş, bunun üzerine sarı otomobil getirilmiştir. Gürsel şunları söylemiştir: Garp kafasıyla otomobil yaptık ama şark kafasıyla ikmalini yapamadık. Fakat gene de bu olay Türk Sanat Tarihi'ne geçecektir.’’

* * *

Çok gülmüş, badem bıyık altından bisürü espri yapmıştık o günlerde...

‘‘Hoca araba mı yapmış?’’

‘‘Heeee! Ama, yalnız benzin değil, motor koymayı da unutmuş galiba...’’

* * *

Tarih tekerrür eder. Birkaç kere eder.

İlkinde trajedi, öbürlerinde fars (veya tülûat) olarak...

Kırk yıl kadar önce, Sevgili Necmettin Hocam araba yaptı.

Askeri sipariş üzerine...

Yaptığı arabada ne motor vardı, ne benzin deposu...

Motorsuz arabaya bindirdiklerine gaz veriyordu, yokuş aşağı, gittiği yere kadar itiyordu, hepsi o kadar...



Yazarın Tüm Yazıları