Paylaş
Mevcut hükümetin nasıl, niçin kurulduğunu bilmiyorum. Kurcalamak, karıştırmak da istemiyorum... Kuruldu işte... Gittiği yere kadar çekeriz...
Aslında ilginç bir ‘‘triumvira’’sı var.
Mesut Yılmaz... Başbakanlıktan kaçtıydı.
Bülent Ecevit... Başbakanlıktan kaçtıydı.
Hüsamettin Cindoruk... Çiller'e karşı DYP genel başkan adayı olmayıp, dolaylı yoldan, o da başbakanlıktan kaçtıydı.
Haydi, aklıma gelen iki ismi de ekleyelim yukarıdaki ‘‘troyka’’ya...
Süleyman Demirel... Bir kere (1963) Ziya Gökalp Caddesi'ndeki AP genel merkezinden pardösüsünü, iki kere de başbakanlıktan (1971 ve 1980) şapgasını bırakarak kaçtıydı.
Deniz Baykal... Son kaçtığında ‘‘Refahyol’’ kurulduydu.
* * *
İşler sarpa sardığında ‘‘enkaz edebiyatı’’ başlar bizde...
Ya ‘‘kaçış’’, ya ‘‘erken seçim’’, ya ‘‘müdahale’’ yolları gözüktü demektir.
Önce, izin verin, ‘‘enkaz devralma’’nın kısa siyasi tarihçesine bakalım...
* * *
Demokrat Parti'nin devlet bakanı Mükerrem Sarol ortaya attı bu kavramı... 1955 yılında, canları iyice sıkılan, kişisel ekonomileri bunalan DP grubu üyelerini teskin ve teselli etmeye çalıştı.
‘‘Enkaz hâlinde bir vatan devraldık... Bütün gayretlerimizle memleketi refaha götürüyoruz...’’
Memleket, önce devalüasyona, sonra ihtilale gitti.
* * *
İsmet İnönü (ve Cemal Gürsel) enkaz devraldı.
Suat Hayri Ürgüplü enkaz devraldı.
Süleyman Demirel birkaç kere enkaz devraldı.
Nihat Erim (ve Memduh Tağmaç) enkaz devraldı.
Ferit Melen, Naim Talu, Sadi Irmak enkaz devraldı.
Bülent Ecevit iki kere enkaz devraldı.
Bülend Ulusu (ve Ahmet Kenan) enkaz devraldı.
Turgut Özal enkaz devraldı.
Yıldırım Akbulut, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller enkaz devraldı.
Necmettin Erbakan, hem enkaz devraldı, hem devralınan enkazlara ortak oldu.
Enkaz devralmaktan bıkmadık.
Kimse kendisine beceriksizliği kondurmaz... Bir öncekinin üstüne atar.
* * *
Ekonominin iyiden kötüye, kötüden betere gidip gitmediğini bilmiyorum... Bu konuda yargı yürütmek bana düşmez, çünkü, ekonomiden anlamam... Cebime giren parayla cebimden çıkan paranın dengesine bakarım...
İyisi mi, minik bir anekdotla bitirelim şu ‘‘enkaz’’ meselesini...
Can dostum Yavuz Donat, Avrupa Konseyi'ne gidip Yunanistan'la her zamanki gibi dalaşan dışişleri eski bakanı Turan Güneş hocamıza sorduydu.
‘‘Hocam, Avrupa Konseyi nasıldı?’’
‘‘İyiydi...’’
‘‘Yunan milletvekili Melina Mercouri nasıldı?’’
‘‘Bizim Melina mı?’’
‘‘Evet hocam, eski film artisti, yeni politikacı Melina Mercouri... O nasıldı?’’
‘‘Aaaah, ahhhhh! Bizim kaderimiz bu... Hep enkazla karşılaşıyoruz...’’
Paylaş