Paylaş
Milliyetçi Hareket Partisi 4 kilit bakanlık istedi. Kültür, spor, milli eğitim, içişleri...
Kendi özaçılarından, yerden göğe kadar haklıydılar bu isteklerinde...
Gençlikle dirsek temasında olan, olabilen tek parti oldukları için...
Milli savunma ve dışişleri bakanlıklarını istemediler.
Niye istesinler ki? İlkinin birinci derecedeki sicil amiri Genelkurmay Başkanlığı, ikincisininki Çankaya Köşkü'dür.
* * *
Kültür Bakanlığı çok önemlidir. Her ilde, çoğu ilçede, kültür müdürlükleri, okuma odaları vardır. Gençler vardır.
Spor Bakanlığı çok önemlidir. Her ilde, çoğu ilçede, gençlik ve spor müdürlüklerinin aktif denetiminde, stadyumlar, sahalar vardır. Gençler vardır.
Okullarla polis örgütünü, öğretmenlerle kaymakamları söz konusu etmiyorum bile... Onların ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz...
Koalisyon pazarlıkları bu dört bakanlığın bölüşülmesinde kilitlendi, kenetlendi. İskender'in kördüğümünü Rahşan Ecevit çözdü.
Bundan sonra ne mi olur?
Bilemiyorum, ‘‘tarihin ısrarla kendini tekrarladığı’’ varsayımından yola çıkarak, salı günkü yazımın devamını getiriyorum...
* * *
MC iktidarıyla birlikte şiddet olayları da arttı. Bir yandan bürokrasi içinde sağ kadrolaşma, öte yandan ‘‘komünizm tehlikesi’’ne karşı ‘‘devlete yardımcı güçler’’ olarak kabul edilen MHP'ye bağlı ‘‘komando’’ların sola karşı yürüttüğü saldırılar yoğunlaştı. Hemen her gün sol görüşlü insanlar öldürülürken, ‘‘cephe başkanı’’ Demirel, ‘‘bana sağcılar ve milliyetçiler cinayet işliyor dedirtemezsiniz’’ (25 Aralık 1978) deme inadını sürdürdü.
Demirel, koltuğu bırakmamak uğruna MHP kökenli teröre göz yummakla, ‘‘kırat’’ın kuyruğunu ‘‘kurda’’ kaptırmakla eleştiriliyordu. MC'nin baskıcı politikaları sol muhalefetin tepkisiyle karşılaştı.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), MC iktidardan düşene kadar ülkede ‘‘genel yas’’ ilan etti, geniş çaplı protesto gösterileri düzenlendi.
* * *
Derinleşen siyasal bunalıma döviz darboğazı ve hayat pahalılığı da eklenince 1977 seçimleri öncesinde Cumhuriyet Halk Partisi lideri Bülent Ecevit halkın ‘‘umudu’’ haline geldi. 5 Haziran'daki genel seçimleri CHP kazandıysa da, tek başına iktidar olacak çoğunluğu sağlayamadı. Ecevit'in, güvenoyu için gereken 13 oyu diğer partilerden ve bağımsızlardan tamamlamayı umarak kurduğu azınlık hükümeti güvenoyu alamayınca, 21 Temmuz 1977'de yeni bir AP-MSP-MHP koalisyonu kuruldu.
‘‘Milliyetçi Cephe’’ adının yarattığı tepki dolayısıyla yeni koalisyona ‘‘milliyetçi partiler topluluğu’’ adı verildiyse de tutmadı, hükümet ‘‘2. MC’’ olarak adlandırıldı. 2. MC döneminde ekonomik koşullarda bir düzelme görülmezken, siyasal şiddet tırmanmayı sürdürdü. Ülkedeki kaos Adalet Partisi içinde de sorunlara yol açtı. MHP'nin hükümetteki varlığından rahatsız olan ve AP tabanının MHP'ye kaymakta olduğundan endişe eden kimi AP milletvekillerinin istifasıyla mecliste yeterli desteği kalmayan 2. MC hükümeti, 31 Aralık 1977'de güvenoyu alamayarak düştü.
1991 seçimlerinden sonra kurulan DYP-SHP koalisyon hükümeti, eleştirildiği ve yıprandığı anlarda, pek çok sol aydın ve sosyal demokrat tarafından ‘‘bu koalisyon yıkılırsa yerine yeni bir MC'nin kurulacağı’’ tehlikesine işaret edilerek savunulmuştur. Buna karşılık, bazı sol aydınlar ve politikacılar, MÇP/MHP ve DYP'nin hükümet üzerindeki etkisi ve baskısı nedeniyle zaten ‘‘III. MC’’nin yürürlükte olduğunu ileri sürmüşlerdir.
* * *
Bu iki yazıyı sonuna kadar okuyacak sabrınız olduysa, tek bir soru sormak istiyorum. Bu filmi daha önce seyrettiniz miydi?
Paylaş