Paylaş
Sayın Bülent Ecevit, sayın cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e görevi iade etti. Sabahın erken saatlerinde, Ankara'daki vaziyet-i umûmiye şöyleydi.
Fazilet Partisi lideri Recai Kutan öbür liderleri ziyaret etmeye hazırlanıyordu.
Tansu Çiller teklif alma sırasının kendisinde olduğunu söylüyordu.
Deniz Baykal sotada, Bülent Ecevit derin hüzündeydi.
Mesut Yılmaz'ın programı henüz belli değildi, ama, başbakanlığın tekrar kendisine teklif edilebileceği konusundaki umudunu koruduğu için, yerinden kıpırdamıyor, cimbomlu oğluyla beraber, Galatasaray'ın çarşamba günkü Ankaragücü maçıyla ilgili son sezgi ve duyumları alıyordu.
* * *
Sayın cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel'in keyfi yerindeydi.
Erken kalktı, belki gece uyumamıştı, traşını oldu, ‘‘devlet sanatçısı’’ yaptıklarının kitaplarını okudu, türkülerini, şarkılarını dinledi.
‘‘Hızlandırılmış’’ şekliyle...
Açacağı tesislerin, atacağı nutukların, bineceği helikopterlerin dökümünü yaptı.
Rahatladı.
Değişen pek bir şey olmadığını görünce daha da rahatladı.
* * *
Günün ilerleyen saatlerinde vaziyet-i umûmiye aynıydı.
Ortada isimler dolaşıyordu.
Meselâ, Sümer Oral...
Meselâ, Kaya Erdem...
Daha az bir ihtimalle, ama, yine meselâ, Hikmet Çetin...
Onlar olabilecekse, Necmettin Cevheri veya İsmet Abi veya Yalım Erez niye olmasın?
* * *
Öğle saatlerinde, babamızın keyfi büsbütün yerine geldi.
Ecevit konuştu: ‘‘CHP olmasa hükümeti çoktan kurmuştuk...’’
CHP'nin suçu neymiş?
‘‘Gelin, beraber hükümeti kuralım, CHP onları destekleyeceğine, onlar bizi dışarıdan desteklesin!’’
Olmaaazzzz!
Herkes sokağa dökülürmüş...
CHP adına ahkâm kesen Adnan Keskin'in karşı-söylemi ilginçti.
Futboldaki tabiriyle ‘‘kontratak’’...
‘‘Buzdağının tepesinde oturuyor, nerede oturduğunu bilmiyor, kendisini dağın tepesinde zannediyor, altında buzdağının görmediği yüzde doksanlık yer yatıyor...’’
* * *
Elli altıncı hükümeti kurma görevini Bülent Ecevit'e verince, tek taşla üç kuş vurdu ‘‘Baba’’...
1 23 gün zaman kazandı, eğlendi, oyaladı. Kendi müziğini dinledi, kendi çaldı, kendi oynadı. Ama, daha önemlisi, herkesi oynattı.
2 Solumsu partilerin lider kadrolarını birbirine düşürdü, solu sokak anarşisiyle özdeşleştirdi.
3 Alternatif hükümet konusunda soru işaretleri koydu, bıraktı. ‘‘Hükümet alternatifi’’, ingilizcesiyle ‘‘JP’’ (Justice Party), hollywood deyimiyle ‘‘Jurassic Park’’ oldu.
Bir başbakan görevlendirmeyle bu kadarı olur.
* * *
Akşama doğru, ilerleyen saatlerde, yeni hükümeti kurmakla kimin görevlendirileceği henüz belli olmamıştı.
Solumtraklar birleşmezcesine bölünmüştü. Onları ancak tabanları birleştirir.
Sağdakiler ilginç... ‘‘Bir ayağım zaten mezarda... Şu ölümlü dünyadan giderayak bir iktidar, bir başbakanlık mürüvveti görsek!’’ diyorlar.
Amaaannn!
Gözümün içine değil, satır aralarıma bakın... Ne dediğimi anlarsınız...
Paylaş