Paylaş
Hürriyet'in iki gün arka arkaya gelen haberleri beni çok heyecanlandırdı. Sayın yedinci başımız Kenan Evren, yeni suluboya resim çalışmalarına başlamış... Dört adet dünya, altı adet Avrupa, iki adet olimpiyat şampiyonluğu kazanan Katarina Witt'in müstehcen bir dergiye çektirdiği fotoğrafları görmüş...
Kendisini istemiş, büyük boy posteriyle yetinmek zorunda kalmış...
O dergiyi ben görmedim...
Kendisi görmüşse görmüş demektir netekim...
Nasılını, nedenini sormayalım...
Belki onursal abonedir.
* * *
Sayın Bülent Ecevit şairken şahin oldu. Ben söylemedim, Henry Kissinger söylemiş... Olabilir. Kader kurbanıdır.
Ne zaman hükümet etmeye kalkışsa, ya savaş çıkar, ya sokak terörü artar, ya enflasyon patlar, ya yokluk kuyrukları oluşur, ya tuhaf bişiler olur.
Durduk yerde intihar etmeye kalkışan bir bakan da, onun kabinesine nasip oldu.
* * *
Komedyenliği geçtik. Şimdi ciddileşelim...
Türkiye'nin ilk çalışma bakanıydı Ecevit...
Türkiye tarihinin ilk ciddi sosyal reformlarını getirdi.
Şimdi gonuşuyor.
‘‘Sendikalar bu konuda artık muhatabımız değildir...’’
* * *
Kökenlerine ters düşen bir ‘‘ılımlılık örneği’’ sergiliyor MHP...
ANAP'lıların büyükçe bir bölümünün ağzından çıkanları kendi kulakları duymuyor.
DYP'nin adı anılmıyor.
DSP üst yönetimi, ‘‘acil şifalar’’ dilemek için hastane kapılarını aşındırıyor. ‘‘Nöbetleşe’’ yapılıyor bu iş... Korkuları var. Uluğbay ağzını bir açar, pir açar.
CHP'de genel sekreter belli oldu. Geriye kaldı üç nalla bir at...
* * *
Kırkpınar yağlı güreşlerinde Ahmet Taşçı yine kazandı.
‘‘Baba’’ oradaydı, yine istikametini şaşırıp altın kemeri pehlivanın boynuna taktı.
Ödül vermeye gelirken, Türkiye'ye bir kere daha tanıtıldı.
‘‘Ağaların ağası, Edirne'nin babası...’’
Başpehlivan Ahmet Taşçı, onca yağlandıktan sonra ellerini yıkamamıştı. Babamızın sol kolunu kapmak, havaya kaldırmak istedi. Babanın eli iki kere kaydı, üç kere kaydı.
Şapgasını korumalarına emanet ettiydi.
Onu kaptırmadı hiç değilse...
* * *
Hastane ziyaretleri, timsahın gözyaşları...
Ahmet Taşçı'nın emin ellerinde havaya kalkan ‘‘şapkasız sol kol’’...
Tansu'suz geçen Yeniköy börekçisi, pazarı...
Bisiklete binip torun hoplatan Deniz...
Akıntıya kürek çeken Altan-Tarhan...
Sokaklarda yürüyen memurlar...
Siyaset sıcaklarından bunalıp kendilerini sokaklara atan işçiler...
Sürünen emekliler...
Düz duvara tırmanıp ata izi bırakan kadınlar...
* * *
Türkiye ciddi bir ülkedir.
Türkiye'nin ciddi sorunları olabilir.
‘‘Şeamet tellalı’’ olmam, olamam...
Bu memleketin ekmeğini yedim, sefasını da sürdüm, cefasını da çektim...
Ama, ya ‘‘genetik bunak’’, ya ‘‘yaz sıcağı başlarına vurmuş’’ tiplere de bu güzel memleketimi yedirmem!
Paylaş