‘Devlet’ benim! Verdiysem ben verdim, kime ne?

Kurthan FİŞEK
Haberin Devamı

Rahmetli Turgut Özal'ın icraat programının en önemli unsuruydu: ‘‘Devleti küçültelim, her şeyi özelleştirelim...’’

Şimdiki sayın cumhurbaşkanımızın prensipte buna itirazı yok... Ama, ‘‘özelleştirme’’ programına yeşil ışık yakarken, tam-gaz yol verirken, ‘‘devletleştirme’’ ilkesini de ihmal etmedi.

En olmayacak şeyi, eşyanın tabiatına en aykırı şeyi, sanatı, sanatçıyı devletleştirdi.

Olabilir. Anayasal yetkisidir.

‘‘Verdiysem ben verdim!’’ dedi, benim açımdan meseleyi kapattı.

* * *

Ellibeşinci hükümetin ortanca ortağının liderine, ‘‘koalisyon kurma’’ görevini verdi. Olabilir.

‘‘Azınlık hükümeti’’ kurma konusunda, gerçi çok tecrübeli, ama, ziyadesiyle başarısızdır Bülent Ecevit...

ANAP dışında, hiç kimseden (Çankaya hariç), hiç bir partiden destek görmedi. Ama, gözünü karartmış görünüyor. Nafile turlarına devam ediyor.

Sayın cumhurbaşkanımızın söylemi eskisi gibi...

‘‘Verdiysem ben verdim!’’

* * *

Bu haftaki gündemi neyin, nelerin dolduracağını merak ediyorum doğrusu... Muhtemelen, TÜSİAD'ın, ‘‘iki turlu dar bölge seçim sistemi’’ önerisi konuşulacak...

Son genel seçimlerde, bazı illerimizde, % 50'den fazla oy alan partilerin sayısı parmakla sayılacak kadar azdı.

Eski RP (şimdiki FP), güneydoğuda da HADEP...

Sisteme bakalım...

İlk turda, kendi dar bölgelerinde (her dar bölgeden 1 milletvekili), oyların yarıdan bir fazlasını alan partinin adayı seçilmiş olacak, mazbatasını alacak...

Kimse aşamazsa ne olur?

Bir-iki hafta sonra ikinci tur yapılacak, en çok oyu alan iki parti yarışacak... Üçüncü, dördüncü, yedinci sırada yer alan partilerin seçmenleri ne yapacak?

İlk ikisinden birine oy verecek...

Elinizi vicdanınıza koyun...

CHP'li olsanız DSP'ye oy verir misiniz? Veya tam tersi...

ANAP'ın dört ayağından biri, MHP'li, FP'li, DYP'li, DTP'li olsanız, CHP veya DSP veya HADEP veya İP veya ÖDP'ye oy atmaya eliniz gider mi?

‘‘İki turlu dar bölge seçim sistemi’’ solumsu-solumtrak partileri demokratik sistemin dışına etmek demektir.

İşten çıkarmaların yoğunlaştığı, işçinin, memurun, emeklinin sokaklara çıktığı bir dönemde, PDM'yi devreye sokmak demektir.

Bilmeyenler, hatırlamayanlar için not düşelim...

‘‘PDM’’ denilen şey, 12 Mart öncesinde, ‘‘parlamento dışı muhalefet’’ olarak bilinen şeydi. Sonuçlarını biliyoruz...

Demokrasiyi kırık-dökük de olsa parlamentoda hakkıyla temsil ettirmek, onu sokağa dökmekten bin kere evlâdır.

* * *

‘‘Verdiysem ben verdim!’’

Devlet sanatçılarına ödüllerini verirken, sayın cumhurbaşkanımız, bizlere, devletin ayağa düşürüldüğünü ima edenlere, dolaylı şekilde sitem de etti.

‘‘Başında devlet olan her şey iyidir...’’

Devlet...

Bu kavramı aynı mı, ayrı mı anlıyoruz, pek kestiremedim...

İki halk özdeyişi var aklımda...

Biri, ‘‘Devlet başa, kuzgun leşe...!’’

Öbürü, ‘‘Devletin malı deniz, yemeyen keriz...’’

Belki de bir üçüncüsü... XIV. Louis'ye özenerek...

‘‘L'Etat c'est moi...’’ (Devlet benim!)



Yazarın Tüm Yazıları