Paylaş
Günlük gazetelerin bir bölümünü okudum, ‘‘zapping’’ yaparak elektronik medyanın 0700 haberlerini özetledim, özümledim.
Evimin önüne çıkıp araba beklemeye koyuldum.
Dünün olmuşlarıyla bugünün, yarının olacakları gözlerimin önünden geçti.
Tansu Çiller'in bir tek zil takıp oynamadığı vardı.
Bülent Ecevit, akgüvercin uçurduğu günlerdeki gibi, devamlı gülümsüyordu. Kasketini çıkarmış, yeni protezlerini takmıştı.
Yalım Erez CHP'nin nabzını yoklamaya gidiyordu, Çevre Sokak'taki dik merdivenleri tırmanırken ayağı kaydı, burun üstü gidiyordu. Zor tuttular. ‘‘Baba’’ya özenmişti zahir...
Mesut Yılmaz suskundu, günlük izninin bir bölümünü kullanıyordu.
Deniz Baykal, sabah başka, akşam üstü başka kıyafetteydi. Her şarkı arasında kostüm değiştiren assolistler gibi, devamlı imaj tazeliyor, enerji depoluyordu.
Recai Kutan keyifsizdi. Çiller'in, hiç ama hiç kimseye, yağmurlu günde su, babasının kırkında mevlit şekeri dağıtmayacağını yeni öğrenmişti.
‘‘Çankaya’’ tepesinde sessizlik ve hazırlık vardı. Değişen koşullara göre, ya yeni temeller atılacak, ya bir yerlere boru döşenecekti.
* * *
Tesadüfün bu kadarı olmaz!
Araba beklerken canım sıkıldı, David Feldman'ın ‘‘Köpeklerin Burunları Niye Islaktır?’’ kitabını okumaya tekrar koyulurken, bizim mahallede köpek gezdirenlerden birinin iti, sağ bacağımın yanında durdu, sol bacağını kaldırdı.
Beni ağaç mı zannetti, odun mu?
Bilemem... Benim bildiğim, eceli gelen itin cami duvarına işediğidir.
O şaşkınlıkla, iki dudağımın arasından soru çıktı.
‘‘Bu köpek dişi mi, erkek mi?’’
* * *
Türkiye'nin gündeminden soyutlanmıştım...
‘‘Köpekler işerken niye bacaklarını kaldırır?’’ sorusunun cevabını arıyordum. Fazla zorlanmadım, cevabı Feldman'ın kitabında buldum.
* * *
Yaygın kanaatin aksine, işeyen köpeklerin bacaklarını kaldırmalarının sebebi, işeyecekleri ağacı ıskalamak veya kazârâ bacaklarını ıslatmak korku veya kaygısı değildir.
Köpeklerin işerken bacaklarını kaldırmaları, mülkiyet duygusunun dışavurumudur.
Köpeklerin ‘‘işeme alışkanlıkları’’ güdüseldir. Dikkat edin, hep aynı ağacın altına işerler... Bacaklarını ne kadar havaya kaldırırlarsa, küçüksuları o kadar uzağa gider. ‘‘Burası benim tapulu malımdır, sınırlarım buraya kadardır!’’ demeye getirirler.
Tabii, dişi köpekle erkek köpeğin ‘‘işeme’’ alışkanlık ve tarzları farklıdır. Biri (dişi) oturarak, çömelerek, durduğu yere yapar. Öbürü (erkek) fışkırttığı yere kadar fışkırtır.
Hayvanların ve özellikle köpeklerin ruh hâlini tahlil etmeye merak salan Dr. Ben Klein, ‘‘Köpeklerin psikiyatrisi’’ diye bir bilim dalı geliştirdi.
‘‘Dişi köpek oturup çöreklendiği yere, erkek köpek bacağını kaldırıp ettiği yere kadar gider!’’ yorumunu yaptı.
* * *
Araba geldi, bindim, köpekten kurtuldum.
Ama, cami duvarı bulamayıp bacağıma etmeye çalışan itlerin imajından kurtulamadım... Feldman'dan ayak üstü çok şey öğrendim.
Erkek köpeğin, ‘‘mülkiyet sahasını belirlemek için’’ bacağını kaldırarak küçük su döktüğünü, dişi köpeğin, ‘‘oturduğu yeri hâllettiğini’’ öğrendim.
Öğrenmenin yaşı yoktur.
18 Nisan'a kadar daha neler öğreneceğiz neler!Kimin, nereye, nasıl ettiğini meselâ...
Paylaş