Paylaş
Mehmet Gölhan'ı bu kadar süzülmüş-üzülmüş görmemiştim. MGK tutanaklarının yayınlanacak olmasından sıkıntılıydı. Eveledi geveledi.
‘‘Gizlilik-mizlilik'' dedi. ‘‘Devlet sırları kutsaldır'' dedi.
Baktı, kimse yemiyor, açıklamalarına devam etti.
‘‘Açıklayacaksınız da ne olacak yani? Ne ısbat edeceksiniz?''
Kimsenin bir şey ısbatlamaya niyeti yok...
‘‘Kapalı kapılar arkasında birbirinin dibini oyan DEVLET'' mantığından, uygulamasından ve alışkanlıklarından kurtulmaya çalışıyoruz.
‘‘Bir nebze şeffaflık'' istiyoruz...
Çok mu istiyoruz?
* * *
Çiller ailesinden şimdilik çıt yok... Kuşadası'nda tatildeler... DYP içindeki tetikçilerini kullanıyor, hedef şaşırttıklarını zannediyorlar...
Güdümlü füzeler yola çıktı, hedefi nasıl olsa bulurlar, bulacaklar...
Zamanında susmayı öğrendiler... Aslında, ‘‘zamanında'' değil, ‘‘geç vakit'' öğrendiler... Kendileri sustu, mikrofonlarını, megafonlarını, hoparlörlerini konuşturuyorlar...
Atalarımızın dediği gibi, ‘‘Çok lâf yalansız olmaz!''...
Yalancının mumu da yatsı namazına kadar yanar.
* * *
Erbakan ‘‘muhteşem ve coşkulu'' bir kalabalığa seslendi.
Refah Partisi'nin 14'üncü kuruluş yıldönümünde, partisine sâdece İstanbul'da 1.000.000 kişinin kaydolmasına teşekkür ediyordu.
Kalabalık gerçekten muhteşem, gösteriler hakikaten coşkuluydu.
Toplantının düzenlendiği Fatih ilçemizin Karagümrük semtinin Vefa stadının ‘‘istiab haddi'' (alım gücü), bildiğim kadarıyla, 5-6 bin kişidir.
Olabilir. Herkesin alım gücü, herkesin ‘‘ihtişam'' kavramı değişiktir.
* * *
Sosyal demokratların hafta sonunu nasıl geçirdiklerini öğrenemedim.
Duyduğum kadarıyla, Deniz Baykal Şile'deydi. CHP'nin kadın seçmenlere ulaşma programının bir parçası olarak, Şilebezi Festivali'ne katılan mankenleri izliyordu.
Yakaladıklarının elini sıktı, yanaklarından öptü.
Kaçan kurtuldu.
* * *
Bülent Ecevit halkıyla, seçmeniyle bütünleşti.
VİP salonuna girmeyi ayağının tersiyle itti, halkımızın % 83'ünün henüz binemediği uçağa binmek için, halkımızla beraber, havaalanı bekleme salonunda bekledi.
Fazla beklemedi aslında... Zamanında kaldırıldı uçak...
En öndeki VİP koltuklarına oturmayı da reddetti.
18'inci sıraya oturdu.
Partisi gibi...
Nasıl ‘‘popülizm'', nasıl ‘‘halkla bütünleşmek'' ama?
* * *
Mesut Yılmaz'a (ve ANAP'a) söyleyecek bir şeyim yok...
Bunu bütün kalbimle, içtenliğimle söylüyorum...
Annesine ‘‘acil şifalar'', ailesine ‘‘geçmiş olsunlar'' diliyorum.
Herkes geçmiş olsuna geldiydi.
Günahlarını almak gibi olmasın ama, Korkut Özal, Ali Coşkun, Cemil Çiçek ve Abdülkadir Aksu'yla, ANAP kontenjanından TBMM'ye giren 8 BBP'li geldiler miydi acaba?
* * *
Çok lâf yalansız, çok mal haramsız olmaz... Bir ricam var.
‘‘Gelenler'' mal-servet beyanında bulunsun, atasözünün gerisi gelsin...
Gidenlerden istediğim hiçbir şey yok...
Giden gider, kalan solsağlar bizimdir.
Paylaş