Kurthan Fişek: Cezaevinde hiç idam beklediniz mi? (2)

Kurthan FİŞEK
Haberin Devamı

İdam cezalarının Apo'ya endekslenmemesi gerektiğini, ‘‘infaz bekleyen’’ 53 insanımızın olduğunu salı günü yazmış, adlarını ve suçlarını sıralamıştım...

Bugün perşembe...

Herkes bu konuda hálá duygusal...

Normaldir.

İdam konusunda hepimiz duygusalız...

‘‘Asmayıp besleyelim mi netekim!’’ diyen suluboya ressamlarımız var.

‘‘Kana kan intikam!’’ diyenlerimiz var.

‘‘İdam cezası Avrupa'da yok, biz Avrupalı'yız, şartlara uyup kaldıralım!’’ diyenlerimiz var.

Bugün perşembe...

Bugünden yarına değişen bir şey olmayınca, ben de bildiğimi söylerim...

İdam cezasına karşı değilim...

Cellatlara karşıyım...

* * *

Yakın siyasi tarihimize ‘‘Maliyeci Cavit’’ olarak geçen Cavit Bey'i 26 Ağustos 1926 sabahı Ankara'da astılar.

Fransızca, Almanca, İngilizce, Rumca, Arapça ve Farsça bilirdi.

İkinci Abdülhamit'i alaşağı eden çekirdek örgütün içindeydi.

İttihat-Terakki yönetiminin üç dönem maliye názırlığını yapmıştı.

Özelleştirmeyi savunan tek (ve son) Osmanlı'ydı.

Atatürk'e suikast teşebbüsünü (İzmir, 1925) örgütlemekten yargılanıp hücresinde idam beklerken eşine yazdığı mektupları tekrar okudum.

İdam edileceğini bilenlerin, infaz bekleyenlerin arzıdır.

* * *

‘‘Evlendiğimizden beri üçüncü defadır ki birbirimizden ayrılıyoruz. Bu sefer veda edemeyerek, bir kere daha gözlerinden öpemeyerek... Allahaısmarladık, sabırlı ol, metin ol... Zaaf, korkusu ve kabahati olanların meselesidir. Alınları açık olanların bir şeyden pervaları yoktur. Osmancığa iyi bak. Babasını aradığı zaman oyuncaklarıyla avut... Her ikinizin de gözlerinizi pek çok öperim...’’ (21 Haziran 1926)

* * *

‘‘Çok sevgili Aliye'ciğim... Sabah saat altıda sana bu mektubu yazıyorum. Müdde-i umûmi iddianamesini okudu. Hakkımdaki bütün delil, Kara Kemal'in ahbabı olmaklığımdan ibaret... Bu mahkûmiyet eğer olursa, Midhat Paşa'nın mahkûmiyetinden daha ağır bir siyasi facia olacaktır. Zulmun hakimiyeti olacaktır. Gece hep seni düşündüm. Berraklığı yaşların bulutuyla örülmüş olan gözlerini öpüyorum...’’ (24 Ağustos 1926)

* * *

‘‘Canım Aliye'ciğim... Bunun sana hapishaneden yazılmış son mektubum olacağını zannediyorum. Beni ithama sebep gösterilen teşebbüsün ne elif'inden, ne ye'sinden haberdar olmadığımı, senin ve Osman'ın başlarınızın üzerine yemin ederek söyleyebilirim... Her ikinizi milyonlarca kere öpen Cavid...’’ (25 Ağustos 1926)

* * *

İpinin çekileceğini adı gibi bilen birinin ne diyebileceğini, sevgili Uğur Mumcu'nun ‘‘Gazi Paşa'ya Suikast’’ kitabından öğrendim.

‘‘Cavit bey, Cezaevi Müdürü'nün odasında idam kararı okunurken, ‘Yaa, demek böyle, yazıklar olsun!' diyecek, eşi ve çocuğunu can arkadaşı Hüseyin Cahit Bey'e emanet ettiğini söyleyecek ve ‘Gazi Paşa hazretlerine de selam ve hürmetlerimi söyleyin' diyecek ve sandalyeye çıktıktan sonra da ‘Allahın láneti zalimin üstündedir. Zulümdür bu, zulüm!' diye bağıracaktı...’’

* * *

İdam cezasına karşı değilim...

Ama, cellatlara karşıyım...

Kimin taht-ı saltanata çıkacağına, kimin ipe çekileceğine karar verenlerin akıllarını başlarına devşirmelerini istiyorum.

Bugün beni asan, yarın seni ipe çeker.

Önümüzdeki seçimlerde oyunuzu ona göre kullanın...



Yazarın Tüm Yazıları