Paylaş
AKLIMDA çok yanlış kalmadıysa, doğru hatırlıyorsam, 1863 yılının ilk günüydü. Amerikan İç Savaşı bütün kızışıklığıyla devam ediyordu. Devlet başkanı Abraham Lincoln, çok ünlü ve önemli bildirgesini yayınladı.
‘‘Kölelikten Kurtuluş...’’
Zenciler teorik olarak özgürdü artık...
Savaş iki yıl daha sürdü, ‘‘zencilere özgürlük’’ hareketi başarıya ulaştı.
Bu arada, fanatik ırkçının biri, eşiyle beraber tiyatro seyretmekte olan Abraham Lincoln'ı tabancayla öldürdü.
‘‘Quelle aláka?’’ demeyin... Olayın perde arkası var.
* * *
Demokratik bir insandı Lincoln... Zenci kölelerin de insan olduğunu düşünüyordu. Zencileri beyaz boyunduruğundan kurtarmak için, güneydeki köle sahibi toprak ağalarına karşı kuzey eyaletlerinde ‘‘milli mutabakat’’ sağlamak için, kabinesini topladı.
Kabine 12 üyeden oluşuyordu.
Amerikan yargı sistemindeki mantıkla, ‘‘12 Adil Adam’’...
‘‘Kölelere Özgürlük!’’ dedi Lincoln, ‘‘Gizli oylama yapıyorum, herkes káğıda yazsın... Köleliğin kaldırılmasını isteyenler EVET, kalmasını isteyenler HAYIR yazsınlar...’’
Gizli oy, açık sayımdan sonra, Lincoln yeşerdi, kızardı, sarardı, bozardı, morardı.
‘‘EVET'ler sadece 1, yani ben... HAYIR'lar 11, yani hepiniz... EVET'ler kazandı, yani demokrasi kazandı...’’
En demokrat olanların (veya geçinenlerin) ‘‘demokrasi’’ anlayışları kendilerine...
* * *
Sadi Somuncuoğlu cumhurbaşkanlığına adaylığını koymaya giderken, kendi partisinin bazı işgüzar üyelerinin saldırısına uğradı.
Yıldırım Akbulut adaylığını koydu. TRT'nin üç eski genel müdürünün, İsmail Cem, Nevzat Yalçıntaş ve Tunca Toskay'ın isimleri telaffuz edildi.
Öbürleri de olabilir, ama, bazıları için ‘‘maksat eğlence olsun’’, ötekilerinse aday gösterileceklerinden haberleri bile yoktu.
* * *
Derken, beş sihirbazın şapkasından tavşan çıktı.
Ahmet Necdet Sezer'i tanımam... Benimle yaşıttır, denildiğine göre iyi hukukçudur, üstelik tarafsızdır, ılımlıdır. Parti bağlılıkları, bağımlılıkları yoktur. İyi cumhurbaşkanı olurmuş...
* * *
Asıl önemli olan, beşibiryerde'lerdi.
Coşkun İncekara'nın dünkü Hürriyet'te çıkan ‘‘liderlik zirvesi’’ fotoğrafı, parti içi demokrasi ve yönetim anlayışımızın özetidir.
Bir resim bin söze bedeldir.
Kendi konuş-kuruluş sıralarına göre, sağdan sola, Mesut Yılmaz, Devlet Bahçeli, Bülent Ecevit, Recai Kutan ve Tansu Çiller...
Beş kişiyi bir arada görünce hep irkilirim beşibiryerde'lerden...
13 Eylül sabahı da gördüydüm onları... Ama, isimleri, rütbeleri, askeri tecrübe ve kıdemleri değişikti netekim...
Kendi konuş-kuruluş-muvazene sıralarına göre, sağdan sola, jandarma, karacı, genkurbaş, havacı, bahriyeli...
Yine mi beşibiryerde?
* * *
Recai Kutan'ı anlarım... Yeni aday, FP'nin ‘‘7-4’’ kapatılması dedikodularına karşı ‘‘6-5’’ panzehiridir.
Devlet Bahçeli, Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz'ı anlarım... Yaşları gençtir, bekleyebilirler. Kendi partilerindeki astlardan birinin üst olmasını istemezler, Çankaya'ya daha vakitleri vardır.
Geçelim, asıl konuya dönelim...
Ahmet Necdet Sezer'e hiç bir itirazım yok... Ama, beş kişinin ferdi zekásının, 65 milyon kişinin seçtiği 550 kişinin kollektif zekásından daha üstün olduğunu zanneden zihniyete itirazım var.
Sorarlar insana...
‘‘Kendi aranızdan birini seçemiyorsanız, biz sizi niye seçtik?’’
Paylaş