Kurthan Fişek: Benim Yüce Divan'ım eyidir eyidir!

Kurthan FİŞEK
Haberin Devamı

BÖYLE tatsızlıklar, her nedense, hep ANAP'ın başına geliyor. Eski başbakanlardan, şimdiki koalisyon ortaklarından birinin başkanı Mesut Yılmaz'ın Yüce Divan'a sevkedilmesine komisyonda karar verildi.

Bir koalisyon ortağı öbürüne kızdı. Kızabilirler.

Kızabilirler, çünkü, demokrasilerde çare tükenmez...

Kızabilirler, çünkü, her koalisyon ortağının ikamesi, her koalisyonun alternatifi vardır.

* * *

Hatırladığım son ‘‘Yüce Divan'a Sevk’’ kararı, ANAP'ın iki eski, etkili ve yetkili bakanıyla ilgiliydi.

Safa Giray'la Cengiz Altınkaya...

Cengiz Altınkaya kararı öğrendi, kibar insandır, konuşmaktan kaçındı, az söyledi: ‘‘Meclis gereğini, gerekeni yaptı, karar yüce yargınındır!’’

Safa Giray sinirliydi. ‘‘Bu alınan karar meclisin yüz karası, alın lekesidir!’’ dedi. Giray'ın bu kadar heyecanlanmasının, sinirlenmesinin sebebini bugüne kadar anlayamamışımdır.

Daha önce de bir sürü ‘‘Yüce Divan’’ durumu olmuştur.

ANAP'ın başına gelince mi akıllarına geliyor?

* * *

1 ‘‘Topçu’’ İhsan Eryavuz... 24 Aralık 1927 tarihinde, Yavuz zırhlısının tamirinde ‘‘kelle kopardığı’’ gerekçesiyle, mahkemeye gönderildi, ceza yedi. Bahriye názırıydı kendisi...

2Ali Cenani... 10.3.1928 tarihinde ‘‘un ve zahire’’ fiyatlarını kontrol altına almak için başında bulunduğu ticaret bakanlığının emrine verilen, 500 bin lirayı biraz ‘‘usûlsüz’’ harcamakla suçlandı, yargılandı, suçlu bulundu.

3Mahmut Muhtar Katırcıoğlu... 24.4.1928'de, İngiltere firmalarından birine ekstradan 20 bin sterlin ödediği söylendi, tazminata mahkûm oldu. Bahriye nazırıydı kendisi...

Bir tarih hatırlatması yapmama izin verin...

Bu üçü ‘‘Takrir-i Sükûn Kanunu’’ (1925) kurbanıdır.

* * *

Yüce Divan'a sevk kararlarında ‘‘siyasal konjonktür’’ önemlidir, hatta belirleyicidir.

4Suad Hayri Ürgüplü... Tek parti döneminin gümrük-tekel bakanıydı, 27 Mayıs'tan sonra başbakan bilem oldu. 16.8.1946 günü, ‘‘gümrük tekel bakanı’’ sıfatıyla, Tekel İdaresi'nde yolsuzluk olduğu iddiasıyla, Yüce Divan'a çıktı, kendini savundu, beraat etti.

Yine dikkat edin! Türkiye, ya çok partili rejime geçmişti, ya geçmenin doğum sancılarını yaşıyordu.

Yüce Divan'da ilk beraat!

Demokrasi gelir gibi yapınca, adalet mi geliyor ne?

* * *

‘‘Yüce Divan’’ mevcut koalisyonda kriz yarattı.

‘‘Yüce Divan’’ kavramı heyecan ve korku yaratır nedense...

Zannedersiniz, olağanüstü askeri dönemlerin ‘‘kanguru mahkemeleri’’...

Değil aslında... Bizim bildiğimiz, kırk yıllık Anayasa Mahkemesi...

Parti kapatıyor, cumhurbaşkanı çıkartıyor.

Her türlü yetkisi var. Anayasanın ilgili 148'inci maddesine bakalım...

Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar.

Yüce Divanda, savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcıvekili yapar. Yüce Divan kararları kesindir.

* * *

ANAP niye delleniyor, MHP niye tavır koyuyor, pek anlayamadım...

Demokrasi varsa, insan hakları varsa, enflasyon düşüp Türkiye düzlüğe çıkıyorsa, bu dellenmeler niye?

Veya nereye kadar?

Veya bunlar bizimle kafa mı buluyor?

Yazarın Tüm Yazıları