Paylaş
MEHMET Ali Ağca'nın son aftan yararlanamayacağını öğrenince çok üzüldüm. Herkes yararlanıyor, o niye yararlanmasın? Alt tarafı birkaç gasp-darp olayı, silahlı terör, hapishane firarı, Abdi İpekçi'nin katledilmesi, Papa'ya suikast teşebbüsü...
Baklavacı dükkánının önünden geçerken, ağızları sulanıp elleri vitrinden içeri uzanan, baklava alacak parası olmayan fakir-fukara çocuklar affediliyor da, o niye edilmesin?
Vayy be! Nasıl yüzsüzlük ama?
* * *
Pınar Selek tahliye edilince, inanın, çok sevindim.
Babasının, otuz beş yıllık bir dostumun, yol arkadaşımın, Alp Selek'in güleryüz ifadesini televizyon ekranlarında gördüğümde ağlamaya koyuldum.
Sevinç gözyaşları...
Sonra sinirlendim... İki buçuk sene niye yattı Pınar? İstanbul'daki Mısır Çarşısı'na bomba atıp yedi kişinin ölümüne sebebiyet verdiği için...
İki buçuk sene sonra gelen bilirkişi raporuna göre, teröristler bomba patlatmamış, sorumsuz çarşı esnafından birinin tüpgazı patlamış...
Pınar'ın o kaybolan yıllarını kim geri getirecek?
Öğrendiğime göre, dava devam ediyormuş...
Beraatle neticelenirse, aylık asgari ücret üzerinden, 103 milyon falan, iki buçuk milyar tazminat alabilecekmiş...
Sevinir misin, üzülür müsün?
* * *
Hikmet Sami Türk bakanlığının bütçesinin artırılmasını isteyecekmiş...
Mevcut 2001 bütçesiyle, aynı anda, bakanlık personeline maaş vermek ve F tipi cezaevlerini ısıtmak, eskilerini onarmak mümkün değilmiş...
Sadettin Tantan sokakta tabancayla yürüyen Çevik Kuvvet'i unutmuş, cezaevlerinin düzenini gündeme getirmiş, adalet bakanlığını suçlamış...
Hükümetteki bu tartışma, takışma, ‘‘abesle iştigal’’ sayılır.
Cezaevlerinin dış güvenliği jandarmaya aittir. Jandarmanın sicil-tayin amiri genelkurmaydır.
Jandarmanın bütçesi içişleri bakanlığına bağlıdır. Her türlü para tahsisi içişleri bakanlığından, her türlü silah-teçhizat tahsisi genelkurmaydan sorulur.
Cezaevlerindeki personelin istihdam şart ve şekilleri, cezaevi savcısı yoluyla, adalet bakanlığınca tayin ve tesbit edilir.
Hoş bir bayram yaşamıyoruz... Gülmek istiyorum, ama, ağlıyorum...
Gülüyorum ağlanacak hálimize. ..
Ya öyle, ya ağlıyorum gülünecek hálimize...
* * *
Dün bir telefon aldım. Ceza hukukçuları bölünmüştü.
‘‘İntihara teşebbüs 'cana kast' sayılır mı? TCK'ya göre suç mu?’’
Evet... Hayır... Siz karar verin...
* * *
İkinci telefon geldi.
‘‘Her birimden birisi kendisini yaksın dediler... Suça teşvik mi?’’
Yine bölündü hukukçular...
Evet... Hayır... Siz karar verin...
* * *
Üçüncü telefon geldi.
‘‘Doktorlar ölüm oruçlarına niye müdahale etmiyor? Tıp etiğine aykırı değil mi?’’
İkircikli duygular içindeyim... Her doktor, her hastane, müdahale edecekleri hastadan, ‘‘Müdahaleye izin veriyorum, sonuçtan sorumlu değilsiniz...’’ diye senet alırlar. Alamadılar mı, müdahale etmezler.
Peki, hasta ölüyorsa, şuuru yerinde değilse, doktor ne yapacak?
Müdahale etsin mi, etmesin mi?
Evet... Hayır... Siz karar verin...
* * *
Yeni yıla yaklaşırken, karar veremiyorum...
Gülelim, sevinelim mi?
Yoksa, kararsız-karamsar mı olalım?
Paylaş