Paylaş
Benim bu sütunda yazdıklarımı okuma zahmetine katlanan değerli bir dostumdan telefon geldi. ‘‘CHP'ye haksızlık ediyorsun...’’
Kendisi CHP'lidir.
Haksızlık edip etmediğimi tam düşünmeye başlamıştım, telefon yine çaldı. ‘‘Az bile söyledin bu dümbükler hakkında...’’
O da üç kuşak ailecek CHP'lidir.
* * *
CHP'nin 23-24 Mayıs 1998 tarihli bilmemkaçıncı kurultayında yine ‘‘cümbüş’’ var. Herkes birbirine kızacak...
Salonda öpüşenlerin yolları ayrılıp, biri kulise, öbürü fuayeye, daha öbürleri kongre salonuna gittiğinde, seyredin bulaşmaları, sataşmaları, sövmeleri, dedikoduları, arkadan sövüp saymaları...
Birbirini seven yok...
En eski partimiz bu... Onlar böyle yaparsa, yeniyetmepartiler ne yapmaz!
* * *
Deniz Baykal erken seçim konusunda Mesut Yılmaz'la anlaştı.
Hem öbürlerinden, hem kendi partisinden tepki gelince, tornistan etti.
‘‘Bizi yanlış anladılar...’’
CHP'nin tarihi, her dediğinin yanlış anlaşılmasının tarihidir.
* * *
Meselâ, İsmet Paşa'yı anladılar, ama, yanlış anladılar.
Demokrat Parti'nin iktidardaki ilk üç yılı bittiğinde İsmet Paşa muhalefetini sertleştirmişti. Yol gösterdi.
‘‘Muhalefette muvafakat olmaz!’’
Siyasi tarihimizin en kırıcı muhalefetini yaptı CHP...
DP'yi yok etti, iktidara geldi, artık ‘‘muhalefet’’ olmadıklarını akıl edemedi, kendine küstü, kendi kendine kavga etti, kendi kendini yok etti.
* * *
Yine meselâ, Bülent Bey'i anladılar, ama, yanlış anladılar.
Parti içi vıdıvıdılardan bıkmıştı Ecevit... 1976 yılında sesini yükseltmek zorunda kaldı. ‘‘Bu partiye vurmayın, acıyın...’’
Aslına bakılırsa, o tarihteki tek ‘‘azıcık sol’’ parti CHP olduğu için, ‘‘kendi kendimizi yemeyelim!’’ demeye niyetliydi Bülent bey...
Yanlış anlaşıldı. CHP'li SHP'liyi, SHP'li DSP'liyi yedi bitirdi.
* * *
Daha meselâ, Cemil Sait Barlas, 1954 yılında öfkelendi.
‘‘CHP sekiz yıldır hasta bir partidir, siyasetimizin hasta adamıdır...’’
CHP o zamanki tek solumsu partiydi, İttihat-Terakki'nin devamıydı. Şimdi öyle mi? Her sosyal demokrat (ve demokratik sol), öbürünü ‘‘marazi bir parti’’ olmakla suçluyor.
* * *
En meselâ, 19 Eylül 1949 günü, Nihat Erim konuşmuştu: ‘‘Yakın bir gelecekte, Türkiye, küçük bir Amerika hâlini alacaktır...’’
CHP grubu ayakta alkışladıydı.
On yıl sonra aynı lâfı eski CHP'li Celal Bayar etti, az kaldı asacaklardı, yaş haddinden sıyırdı.
Dedim ya... Dediği anlaşılan, ama, yanlış anlaşılan bir partidir CHP...
Söylemini sevsinler!
* * *
Rahmetli Adnan Menderes de köktenchp'liydi, ama, canından bezip öbür tarafa (DP muhalefetine) geçmişti. Sinirlendi, yakındı.
‘‘Günde en az 500 toplantı yapıyor adamlar... Takip etmekte çok güçlük çekiyoruz... Ne yapacaklarına bir-iki toplantıda karar versinler, biz de ne yapacağımıza üç-beş dakikada karar verelim...’’
* * *
Mayası sağlam, temeli sağlam olan partileri çok severim...
O yüzden, oyum yine ‘‘İttihat-Terakki devamı’’ olan CHP'ye...
Ama, bıkkınlık vermeye başladılar.
Cesur kararlar aldıktan sonra, selefleri, İttihat-Terakki takımı, Talat-Enver-Cemal üçgeni yurt dışına kaçtılardı netekim...
Paylaş