Paylaş
Yeni yıla ‘‘iyimser’’ girdiğimi söyleyemem... Ancak (ve sâdece) emir-komuta zinciri içinde ‘‘uyumlu’’ çalışabilen koalisyonların sıkıntılarını çok çektik...
İsmet İnönü başbakan, Bülent Ecevit çalışma bakanıydı.
‘‘CHP+AP’’ formülü vardı.
22 Şubat 1962 oldu.
Nasıl oldu? Aslandaş-Bıçakçı ikilisinin artık klasikleşen ‘‘Popüler Siyasi Deyimler Sözlüğü’’ kitabına bakalım...
* * *
27 Mayıs hareketi ordu içinde bölünmelere yol açmış, Milli Birlik Komitesi de, Eminsu ve 14'ler operasyonlarıyla bu bölünmeyi derinleştirmişti.
Orduda MBK yönetimine muhalif en etkili grup Silahlı Kuvvetler Birliği'ydi (SKB)... SKB, gücünü, ilk olarak, MBK tarafından Washington'a tayin edilerek tasfiye edilmek istenen Hava Kuvvetleri Komutanı İrfan Tansel'in görevine iade edilmesini sağlayarak ortaya koydu. SKB yanlısı jetler Cumhurbaşkanlığı köşkü üzerinde uyarı uçuşları yaparken, Tansel'i Amerika'ya götüren uçak da SKB yanlısı jetler tarafından havada geri çevrildi.
21 Ekim Protokolü'yle yönetime el koymayı kararlaştıran SKB'nin bu girişimi sonuçsuz kalınca, bir grup subay (54 komutan), 9 Şubat 1962'de düzenledikleri bir protokolle, 27 Mayıs'ın amacına ulaşmadığı gerekçesiyle ‘‘ihtilal’’in en geç 28 Şubat 1962 tarihine kadar yapılmasını kararlaştırdı.
Ordunun üst kademelerince benimsenmeyen protokolden haberdar olan hükümet, ihtilalci subaylara önderlik eden Kara Harp Okulu komutanı Albay Talat Aydemir ve arkadaşlarını emekliye sevk ederek tutuklamayı kararlaştırdı.
Bunun üzerine, 22 Şubat günü Ankara'da, başta Kara Harp Okulu öğrencileri olmak üzere, bazı askeri birlikler, Aydemir komutasında harekete geçtiler. Hükümeti destekleyen Hava Kuvvetleri'ne bağlı jetler de Harp Okulu üzerinde uyarı uçuşları yapıyordu.
Bu arada, darbecilerin önde gelenlerinden binbaşı Fethi Gürcan Muhafız Alayı'nın komutasını eline geçirmiş, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, Başbakan İsmet İnönü, kabine üyeleri ve hükümet yanlısı komutanların toplantı hâlinde bulunduğu Çankaya Köşkü'nü sarmıştı. Darbe girişiminin başarıya ulaşabileceği bir anda, Aydemir, köşktekilerin serbest bırakılmasını istedi.
Böylece, darbeciler, kendi kendilerini başarısızlığa mahkum etmiş oluyordu. Nitekim, köşkten ayrılıp, Hava Kuvvetleri komutanlığında toplanan hükümet, darbecilerin Meclisin feshi, yeni seçimler yapılıncaya kadar hükümetin bir başka şehirde çalışması ve ordudaki tayinlerin durdurulması taleplerinin reddedildiğini bildirdi. Askeri birliklerin büyük çoğunluğu kendilerine katılmayınca, Aydemir ve arkadaşları, İnönü'nün verdiği teminata güvenerek ayaklanmaya son verdiler. İnönü, hukuk sistemimizde yeri ve siyasi tarihimizde benzeri bulunmayan bir teminat verdi.
‘‘Silahlı Kuvvetler Başkumandanının emirlerine uymak ve girişilen harekâta derhal son vermek şartıyla -şimdiye kadar kan dökülmemiş olması göz önünde bulundurularak- harekata katılanlar hakkında hiçbir cezai takibat yapılmayacağına hükümet başkanı olarak söz veriyorum...’’
Olaylardan sonra, ‘‘22 Şubatçılar’’ olarak anılan 73 subay emekliye sevk edilirken, Nisan 1962'de, 22 Şubatçılar hakkında hiçbir cezai tâkibat yapılmayacağına dair kanun TBMM'de kabul edildi.
* * *
Bunların 1997-1998 dönemiyle hiçbir ilgisi yok...
Ama, aylak bakkal kendi billûrlarını tartarmış...
Ben de öyle yaptım. Ankara'da yılbaşı geçirirsen, tarih kitabı okumaktan başka ne yapacağın var ki?
Paylaş