Paylaş
‘Bent’ geçen yıl başladı. ‘D22’ adlı yeni bir kumpanya yapıyor. Galata’da eski Hamursuz fırını var. Tiyatroyu orada, bu oyunla açtılar, başka prodüksiyonlar da gerçekleştiriyorlar. 20’li yaşların başında, Mimar Sinan’dan yeni mezun, idealist sanatçılar. Bu kadar genç bir ekibin olağanüstü bir tiyatral düzeye ulaşmış olması ruhumuzu gönendirdi.
‘Bent’, Nazi Almanyasında geçen bir sevgi ve mücadele öyküsü. Naziler sadece Yahudilere kıymadılar. Çingeneler de muhalifler de bu korkunç ölüm makinesinin kurbanı oldu. Naziler eşcinsellerden özellikle nefret ediyorlardı. Eşcinselliği aklından geçirenleri bile en büyük düşman olarak görüp akıl almaz işkenceler yaptılar. Oyun, eşcinsel adamların aşkı ve soykırım öncesi hayatlarıyla başlayıp, aşkın ve insanlığın en katışıksız, en saf halinin faşist postallar altında ne büyük sınavlardan geçtiğini anlatıyor. Hayatta kalmak yetmez, marifet insan olarak hayatta kalabilmektir. Kötülük teşkilatlıdır; iyi insanı kendine benzetmeden rahat edemez.
Berkay Ateş muhteşem bir karakter yaratmış. Rol, oyuncudan çok şey istiyor. Altyapısı, eğitimi, nefesi, zekâsı ve yeteneği olmayan biri sirk maymunu olur. Berkay ülkemizin en sağlam oyuncularından biri. Bütün ekip çok başarılı.
Meltem Cumbul çok iyi bir rejisör. Oyunun her milimetresi yoğun emek ve akıl içeriyor. Meltem’in uzmanlaştığı oyunculuk yaklaşımı, yani metot oyunculuğu/E.Morris ekolü bütün ekibin ortak dili olmuş. Bu ekole oldukça hâkim biri olarak bu denli incelikli bir uygulamayı görmenin nadirattan olduğunu belirtmek isterim.
Barış Dinçel’in tasarımı, Nurkan Renda’nın müziği ve diğer öğelerle birlikte dünya çapında bir iş. Çok yoğun, zaman zaman rahatsız edici, tedirginlik veren, ürperten ve etkileyen bir prodüksiyon. Çok iyi bir metin ve çok iyi bir çeviri. İnsanı kötülük ve temizliğin sınırlarında teşrih masasına yatıran bu çarpıcı oyunu mutlaka izleyin.
Paylaş