Paylaş
Tiyatronun kökenleri sihirbazlıkla başlar. Modern sihirbazlık, 19. yüzyıl itibarıyla bağımsız ve tiyatral bir form olarak kendini yeniden tanımlamıştır. Ülkemizde Zati Sungur’la başlayan modern sihirbazlık geleneğinin öncü figürlerindendi, Mandrake. İllüzyon sanatına çok önemli katkılarda bulunmuş bir ustaydı. Çok da severdik. Çocukluğundan beri hiç sönmemiş bir sanat ihtirası vardı. Sayısız öğrenci yetiştirdi. Kitaplar yazdı. Gazinoların en fiyakalı dönemlerinde oldukça meşhur oldu. Cumhuriyet tarihinin önemli bir kültür ikonuydu. Kime sorsanız Mandrake’yi tanır, en azından adını duymuştur. Çok da iyi sihirbazdı. Her ölüm gibi zamansız oldu bu kayıp. Yokmuş gibi yapmaya, önemsememeye, değerini küçümsemeye son derece yatkın olduğumuz varyete sanatları tarihimiz heyecan verici bir tarihtir. Mandrake, bu tarihin en ışıltılı isimlerindendi. Kültür tarihçilerimiz mutlaka hayatını yazmalıdır. Dinçliğini, zekasını, becerisini ve karizmasını özleyeceğiz.
ALTERNATİF TİYATROYA TAŞ ATMA MODASI
Bunlar “bir delik bulup oynayan” insanlarmış. “İkinci lig”miş. Zaten “alternatif tiyatro” diye bir şey yokmuş. Bu lafları duyunca insan ister istemez üzülüyor. Alternatif tiyatrolar Türkiye’nin yüz akı çünkü. Bağımsız, özgür ve yaratıcı oluşumlar. Yüzlerce oyun üreten muazzam dinamik bir olgu. Bir defa, olan şeye “yok” demek için kör veya cahil olmak lazım. Sonra, bu yukarıdanlık hiç hoş bir şey değil. Ayıp. Sanatçının sahnesine “delik” denir mi! Ağır cevaplar vermiyorlarsa terbiyelerindendir. Kötülenmeyi değil övülmeyi hak eden bu genç insanlardan rahatsız olmasınlar. Öfke ve doyurulamamış hırs kötü şey. Hem komik duruma düşürür hem belli bir yaştan sonra tıbben de tehlikelidir.
Paylaş