Yine kırmızı çizgi

PUANLAR eşitlendi ve Fenerbahçe ile Galatasaray aynı puan ve de averajla zirveyi paylaştı.

Öyleyse kim lider?

Zirvedeki denklem için her kafadan bir ses çıktı. Daha sonra talimatlar hatırlandı ve aynı eşitliğin sezon sonunda da gerçekleşmesi halinde kimin mutlu sona ulaşacağı belirlendi.

Sezon sonuna dek kim öle kim kala!

İşin bir başka boyutu daha vardı. Malatya galibiyeti ile G.Saray’ı yakalayan F.Bahçe’nin teknik direktörü Christoph Daum, bir Alman dergisine verdiği demeçle, bu tartışmanın da üzerine çıktı.

Hep böyledir ve Daum beklenmedik anlarda yaptığı nokta atışlarla kişileri ve kurumları düşünmeye zorlar.

Ne dedi Alman teknik adam. Neler söyledi de hemen manşetlere taşındı?

Belki çok şey söylemedi. Ama söylediklerini iyi düşünür ve ayıklarsanız, yine taşı gediğine koydu...

İkincilik boşta!

Bu sözlerin yorumu kişiye göre değişebilir. Bana göre, Christoph Daum, yıllar öncesi G.Saray için sıralanan övgülerin bir benzerini F.Bahçe için gündeme taşıdı.

Hani, 1996-2000 sezonları arasında şampiyonluğu tekeline alan ve 4 kez ardı ardına mutlu sona ulaşan G.Saray için neler söyleniyordu...

Puan cetvelinde G.Saray’ın altına bir kırmızı çizgi çekin. Ve bu ligin geri kalan takımlarını kendi aralarında değerlendirin.

Daum’
un Alman dergisine verdiği demeçten hemen sonra G.Saray için yıllar önce söylenmiş bu satırlar aklıma geldi.

Ve yine yıllar sonra Christoph Daum, bir zamanlar G.Saray için söylenmiş övgüleri, şimdi kendi takımı F.Bahçe’ye yönlendiriyordu.

Başkaları değişik bir yorum getirebilirler bu sözlere. Ben böyle düşünüyorum. Ve Daum’u biraz da tanıdığımı zannediyorum.

Daum, verdiği demeci bazı dostane sözcüklerle süsleyerek yine taşı gediğine koydu. Fenerbahçe’nin şampiyonluğunu şimdiden ilan etti. Ve bunu da ‘cin’ gibi bir yorumla gündeme taşıdı...

İkincilik boşta!

* * *

İLGİNÇ yorumlar geçen hafta maç skorları kadar konuşuldu, gündem yarattı.

‘F.Bahçe, G.Saray’ı her kulvarda geçti’ sözlerinden sonra, geçen hafta bir vurgulama daha yaptı Ergun Gürsoy. Neler dedi...

Bizleri protesto eden taraftar önce maça gelerek görevini yapsın.

Daha sonra Denizli maçındaki boş tribünleri göstererek sürdürdü konuşmasını...

Koca Ali Sami Yen’de liderlik savaşı veren G.Saray, sadece 8 bin seyirciye oynuyor!

Bu sözler de kesmedi Gürsoy’u devam etti...

G.Saray’ın 50 bin kişilik stat yapmasına gerek yok. Biz daha Ali Sami Yen’i dolduramıyoruz.

Şimdi soruyorum, bu sözlere nasıl bir yorum getirirsiniz?

Gereksiz bir çıkış mı, yoksa bir cesaretin feryadı mı!

* * *

BEŞİKTAŞLI futbolcuların İNÖNÜ korkusuna bir anlam veremiyorum. Diyorlar ki...

Taraftarın tezahüratı bizde baskı yaratıyor.

Böyle bir yaklaşım aklıma bazı sorular getiriyor...

İnönü’deki kötü sonuçlar, salt bu baskıdan mı kaynaklanıyor?

Bu çığlıkları niye bir sevginin tezahürü gibi düşünmüyorlar da, bir baskı gibi algılıyorlar.

Üstelik, yenik duruma düştükleri maçlarda da aynı sevgi çığlıklarını esirgemeyen taraftarlardan böylesine korkmanın bir başka nedeni mi var?

Söyler misiniz, nasıl bir tezahürat biçimi istiyorsunuz?

Kısık bir sesle ninni gibi bir tezahürat mı?

Bir şey söyleyebilir miyim...

Bu sesin kısılmasını hiç istemeyin. O sesten, İnönü’ye gelen rakiplerin ödü kopuyor.

Kusura bakmayın daha açık konuşacağım...

Hiçbir rakip sizlerden değil, o sesten korkuyor.
Yazarın Tüm Yazıları