BEŞİKTAŞ’ın, Konya’da oynadığı doksan dakikalık filmin karelerini tek tek geriye sarıyorum. Ve her birini tekrar canlandırıyorum.
1İlk 13 dakikada yenilen iki gol, Beşiktaş savunma ailesinin her maçta tekrarladığı hataların bir tekrarıydı. Zafer’e iki rahat kafa topu vurduran Ronaldo ile A.Yıldırım’ı... Ve her iki pozisyonu sadece izleyen Cordoba’yı suç dosyasının ilk sırasına fişliyorum. Ve soruyorum...
Kümede kalma mücadelesi veren ve 38 gol yiyen Bursaspor gibi, kalesinde 38 gol gören Beşiktaş, böyle bir savunma topluluğu ile şampiyonluk düşlerini sürdürebilir mi?
2Lucescu, Konya’da da Beşiktaş klasiğinden uzaklaşarak yine bir kumar oynadı. G.Saray ve G.Birliği maçındaki gibi... Umutların tükendiği dakikalarda Sergen, Tümer, Ilie ve Sinan Kaloğlu ile kalabalık bir hücum mangası oluşturarak, şans golü aradı. Paçayı kurtaracak bir golü kovaladı.
Ancak, sevgili Lucescu, bir gerçeği unuttu... Kumarda bugün kazandığını yarın keybedersin. G.Saray maçında kazandığını G.Birliği karşısında kaybettiğin gibi. Konya’daki oyun da bu iki maçın bir uzantısıydı.
3Oysa, Beşiktaş bu maçta kendi değerlerini devreye sokmalıydı. Kanatların işlemediği, orta sahanın oyuna etkinliğini koyamadığı bir doksan dakikadan daha fazlasını bekleyemezdi Beşiktaş... Giunti eski havasından çok uzaklarda. İbrahim’in çabası bir çırpınıştan farksız. Ümit bu kaosta ayakta kalmaya çalışan yalnız bir adam. Böyle bir orta saha ile Beşiktaş egemenliğinden söz etmek mümkün mü?
4İlie ile A.Hassan’ın birlikte oynadığı dakikalarda, İlhan Mansız bir kenara Ahmet Dursun’u bile aradım. Sadece ben değil, arayanlar öylesine çoktu ki... Bu kargaşada iki gol atan Serdar’a koca bir alkış.
Tümer için bir şeyler yazmayacağım. Sadece böyle bir ortamda onu 61 dakika kenarda bekleten Lucescu’ya sitem edeceğim.
5Beşiktaş, dün Konya’da neler kaybetti? Şampiyonluk hevesi mucizelere kaldı. Kimse, kalem-kağıt alıp hesaplara, pembe düşlere dalmasın. Haftaya Fener derbisini kazansa da, atı alan Üsküdar’ı geçti. Öyleyse, oturup karalar bağlayacağına, ikinciliği nasıl kurtarır, bunun peşine düşmeli...
Ancak, böyle oynayarak değil, değerlerini ve Beşiktaş klasiğini hatırlayarak ikincilikte bir teselli aramalıdır.