Yazdıkça azıyorlar

BEŞİKTAŞ maçı sonrası Antalya Atatürk Stadı’ndan koşar adımlarla uzaklaştım. Adeta yaşadığım dehşetten kaçıyordum. Ve birkaç dakika içinde konakladığım otelin lobisinde bir koltuğa yığılıp kaldım.

Lobi, benden önce kaçanlarla doluydu. Bir-iki adım ötede iki gencin konuşmaları masama kadar uzanıyordu. Ve tartışıyorlardı...

Biri ısrarla Yıldırım Demirören’in suratında patlayan cismin çakmak olduğunu söylüyordu. Hatta, markasını bile veriyordu.

Diğeri de ısrarcıydı. Kafasını iki yana sallayarak ve sırıtarak itiraz ediyordu... Biraz daha yaklaştım onlara. Ve duydum ne dediğini...

Çakmak değil. Şarj aleti, şarj!

* * *

Her geçen dakika otel daha da doluyordu. Ve her gelen yaşadığı maceradan bir pasaj anlatıyordu. Biri kafasına fırlatılan bir odun parçasını aynen geri iade ettiğini söylerken, böbürleniyordu.

Bir başkası, adamın yarılan kafasından fışkıran kanın kirlettiği gömleğini herkese göstererek şikayetini dile getiriyordu.

Ve bir grup vardı. Kadınlı-erkekli bir arkadaş grubu. İçlerinden biri kalkarak yanıma kadar yürüdü ve dedi ki...

Herhalde bunları yazacaksınız, değil mi. Yazılması gerekir, öyle değil mi?

Hatta, daha da ileri giderek, sert bir üslupla ders verircesine gözlerini gözlerime dikti. Ve yine konuştu...

Yazmanız gerek, yazmanız!

* * *

YAZMAM gerekliymiş... Diyemedim ki, yıllardır herkes gibi yazıyorum. Herkes gibi dil döküyorum. Çoğu kişi gibi üzülüyorum.

Sanki yazdıkça, azıyorlar. İnadına kan döküyorlar!

Oysa, şu canım otelin lobisinde başka şeyler konuşmayı ne kadar isterdim. Bu hoş sohbetten artanları ertesi gün kaleme almaya ne kadar da hasrettim...

Kimse atılan 5 golden... Bir heyecan fırtınasına dönüşen son 45 dakikanın güzelliğinden kimsenin tek laf ettiği yoktu.

Var mı yok mu kan. Var mı yok mu ateş!

Konu değişiyor, laf, bir gün önceki G.Antep-F.Bahçe maçına geliyordu...

Yahu, G.Antep’in yarattığı skordan tek kelime konuş. Maçın kritiğini yap. Veya tartış.

Ne gezer. Ne diyorlar biliyor musunuz?

Yaralı sayısı 2’den fazlaymış da. Basın saklıyormuş.

* * *

SANKİ, yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştum. Stattan kaç, gel otelde bunları dinle. Gözüm bir ara biraz önce bana etikten söz eden ve uyaran orta yaşlı adama takıldı.

Ağzı kulaklarına varıyordu. Maçtan gelen bir arkadaşının anlattıklarını dinledikçe keyifleniyordu.

Keyiflendikçe kahkahalar atıyordu.

Bir ara sesini yükselten adamın söylediklerini işitir gibi oldum. Diyordu ki...

Vallahi ne yalan söyleyeyim, o alkışladıkça, ben arkadan tükürdüm. Bir ara anlar gibi oldu ama hiç oralı olmadım.

Yani, o adam maça gitmiş. Birkaç koltuk önündeki rakip taraftarın alkışlarına kızıp, arkasından sürekli tükürmüş.

Tam bu sırada bana ders veren kişinin eli o adamın sırtına doğru yöneldi. Ve iki kez vurdu sırtına...

İyi yaptın der gibi!

* * *

EVET sevgili okurlar, özlemle beklediğim Süper Lig başladı. Özlemle beklediğiniz goller birbirini kovalıyor.

Ve Süper Ligi kirletenler hala aramızda yaşıyor!

Rakip taraftarın arkasından tükürenler gibi... Ve tüküren arkadaşının arkasını sıvazlayanlar gibi...

Hepsi hala aramızda!

Başkanın suratına çakmak fırlatanlar... Pardon şarj atanlar... G.Antep’te kan dökenler hala aramızda yaşıyor.

Ve yaşadıkça çoğalıyorlar!
Yazarın Tüm Yazıları