SON haftaya balyoz gibi damgasını vurdu... Lorant, onu sağ kulvarda bir hamal gibi çizgi boyu koşturup duruyordu.
Ve Oğuz Çetin geldi... Tuncay artık çocuklar kadar özgür. Gönlünün çektiği yerlere koşuyor. İstediği yerlerde oynuyor. Trabzonspor'a attığı üç gol, işte doksan dakikalık özgürce yaşamın bir ürünüydü.
Genç adam, Oğuz Çetin'e teşekkürlerini sunuyor. Ve gollerin süreceğine inanıyor. Hemen bu çocuğun geçmiş yıllarına dönüyorum.
Menajeri Erdinç Şehit'in, Tuncay'ı tam 5 yıldır F.Bahçe'ye hazırladığını biliyor muydunuz?
Sakaryaspor'da oynarken, haftada bir kez havasına-suyuna alışşın diye İstanbul'a getirildiğini hiç duydunuz mu?
Yine F.Bahçe'ye geleceği için İngilizce öğrendiğini... İstanbul'un eğlence tarzına uyum sağlaması için kentin en ünlü restaurantlarında akşam yemeklerine götürüldüğünü söylesem inanır mısınız?
İşte bu 21 yaşındaki çocuk, şimdi yılların meyvelerini topluyor. F.Bahçe'de istediği çizgiye geldi. Arzuladığı havayı buldu. Ve kovaladığı şöhreti yakaladı...
Dilerim, geleceği de bugüne benzer...
***
VE geçiyorum Oğuz Çetin'e... Tuncay'a sağladığı özgürlüğe belki de imrenerek bakıyordu.
Yüklendiği sorumluluk ve iki hafta gibi kısa sürede F.Bahçe'yi zirveden kopartmamak gibi tehlikeli bir görev, Oğuz Çetin'in özgürce düşünmesini kısıtlıyordu.
Arkadaşım Sadi Kemal Yaşar ile dostane bir söyleşide Çetin'in ağzından dökülen kelimeler, yaşadığı sıkıntıların en canlı kanıtı...
Diyor ki, Çetin...
Biliyordum. F.Bahçe'nin son iki maçında bir sistem değişikliğine gitsem, beni parçalarlardı. Başlamadan sonum gelirdi...
Ve sıkıntılarını şöyle sürdürüyordu Oğuz Çetin...
Düşündüğüm kadro değişikliğini de pek yapamazdım. Yumuşak bir geçiş dönemi sağlamam gerekiyordu. Üstelik F.Bahçe zirveden kopmamalıydı.
F.Bahçe, Trabzon galibiyeti ile zirveden kopmadı. Artık, Oğuz Çetin'in de eli-kolu bağlı değil. Tuncay'a verdiği özgürlüğü, bundan böyle kendi düşüncelerine ve davranışlarına da taşıyabilecek.
Neler mi yapacak?
F.Bahçe için neler düşünüyorsa, cesaretle uygulayacak.
Sistemde değişiklik mi yapacak, kimselere sormayacak.
Kadroya çeki-düzen mi verecek, kafasına göre davranacak.
Yönetimden transfer mi isteyecek. Beğendiğini alacak.
Ve hemen şu sözlere kulaklarımı tıkıyorum. Duymak bile istemiyorum.
F.Bahçe'de adama bu denli özgürlük vermezler!
Vermezlerse, hem Oğuz'u kaybederler, hem de F.Bahçe'yi...