O GÖRÜNTÜYÜ, hafızamdan silemiyorum. Gözlerimi her kapatışımda, ‘‘Mondragon'un hüzünlü yüzü’’ ile başbaşa kalıyorum.
Eleştiri oklarından en fazla nasibini alan Kolombiyalı'ya, Akçaabat Sebatspor maçında yapılanları içime sindiremiyorum. G.Saray'ın attığı her golde sevincini, ‘‘Ceza sahası içinde tek başına’’ yaşayan bu ‘‘Yalnız adam''ın içine akıttığı gözyaşlarına kahroluyorum.
Real Sociedad maçında Tamas, Akçaabat Sebat maçında da, Mondragon...
Türkiye'de hiçbir taraftara nasip olmayan sevinçleri yaşayan G.Saray taraftarı, şimdiden ilahlara iki kurban verdi bile. Futbolun ‘‘Bir takım oyunu’’ olduğunu, G.Saray'ın haftalardır kötü oynadığını unutarak, öfkesini bu iki futbolcuya kustu.
Sevgili G.Saraylılar, bana değil, ‘‘İmparator’’ diye tribünlere çağırdığınız Fatih Terim'in sözlerine kulak verin lütfen ve bir kez daha düşünün;
‘‘Seyircinin sevgisi anne sevgisi gibi karşılıksız olmalı.’’
* * *
Bu tatsız konudan ayrılıp Beşiktaş'a dönüyorum. 5 golle kazanılan Elazığspor maçından sonra bile Lucescu eleştirilerden nasibini aldı.
‘‘Ahmed Hassan ağzıyla kuş tutsa’’ ilk onbirde sahaya çıkamıyordu. Lucescu bu konuda hep eleştirildi.
Ama istatistikler, Rumen hocayı haklı gösteriyordu. Ahmed Hassan ikinci yarıda oyuna girdiği 3 maçta neredeyse topa ayağının değdiği ilk pozisyonda golü buluyordu.
- Ligin ilk haftasında, yani Samsunspor deplasmanında 68. dakikada oyuna girdi. 68. dadikada ve 90+3'te olmak üzere 2 gol attı.
- Trabzonspor maçında 62. dakikada oyuna girdi. 66 ve 79. dakikalarda 2 gol attı.
- Elazığspor maçında ikinci yarıda oyuna girdi 52 ve 80. dakikalarda 2 gol attı.
Oysa Mısırlı futbolcu bugüne kadar 4 maçta ilk onbirde başladı. 3. haftadaki A.Gücü, 4. haftadaki Denizlispor ve 6. haftadaki İstanbulspor maçlarında gol atamadı. Tek istisna Malatyaspor maçında yaşandı. Ahmed Hassan bu maçta 1 gol attı.
Bu istatistikler gösteriyor ki, Ahmed Hassan oyuna ilk onbirde başladığı maçlarda verimli olamıyor.
* * *
Söz Ahmed Hassan'dan açıldı, onunla devam ediyorum. Arkadaşım İsmail Er Elazığ maçı sonrası Mısırlı futbolcunun yanına yaklaştı. Hemen herkesin merak ettiği soruyu yöneltti.
- İlk onbirde sahaya çıkamıyorsun. Bu seni nasıl etkiliyor?
Aldığı yanıt, hem Beşiktaş yönetiminin, hem de Lucescu'nun başını çok ağrıtacağa benziyor.
‘‘Ben her zaman olumlu düşünen insanım. Eğer benden hazır oyuncu varsa oynatılsın. Antrenmanlarda ve maçlarda çok formdayım. Ama bir türlü ilk 11'de forma giyemiyorum. Şimdi Ramazan ayı geliyor. Oruç tutacağım. O zaman da oruç tutuyorum diye oynatılmayacağım. Eğer sezon bitimine kadar böyle sürecekse Beşiktaş'ta kalmamın anlamı yok. Menajerlerime kulüp bulmalarını söyleyeceğim.’’
* * *
FENERBAHÇE'nin, Konyaspor'u deplasmanda 4-2 yendiği maç sonrası en çok konuşulan isim yine Daum'du. Alman hoca, Fenerbahçe'nin bocaladığı dakikalarda Yusuf ve Rebrov'u sahaya sürdü. Bu değişiklik, sarı lacivertli takıma 2 gol ve 3 puan getirdi.
Daum'un oyuna müdahaleleri Fenerbahçe'yi izleyenleri ikiye böldü. Alman hoca bir dahi miydi, yoksa şanslı bir teknik adam mı?
Bu soruya en güzel yanıt Kapadokya'dan, Daum'dan geldi;
‘‘Ben dahi filan değilim. Sadece kenarda oyunun inceliklerini çözmek zorunda olan biriyim. Ortada bir başarı varsa bu, takımımın başarısıdır. Kimse bunu bana mal etmesin. Oyuncularım sahaya çıktıklarında takım ruhu ile mücadele ediyorlar. Şampiyon olacağız diyemem. Daha yolun başındayız çünkü.’’
Ben mi?
Ben hiçbir şey söylemiyorum. Daum'un sözlerini bir kez daha okuyun. O sözlerden çok ders çıkarırsınız.