ÖNCE bu yenilginin adını koyalım... Ankara’daki hezimet lige veda ve Beşiktaş’ın tüm umutlarına ağır bir darbedir. Şimdi oyunun kritiğine geçelim.
Beşiktaş’ın iyi oynaması ve sonuca koşması, bazı gerçeklere bağımlı... ile Kleberson’un kişisel özelliklerini hissettirmedikleri dakikalarda, Beşiktaş iyi oyun veya skora yönelik bir etkinlik sergileyemiyor. Dünkü oyunun genelinde her ikisi de gerçek kimliklerinden uzaktı. Ve Beşiktaş iki pas yapmak, pozisyon üretmek ve oyunda varlığını hissettirmek gibi bazı değerleri yakalayamadı. Rıza Çalımbay’ın, Tümer Metin gibi bir adamı oyundan almasına kimsenin sesi çıkmadı.Aşırı top kaybı, bir dizi yanlış paslar Tümer’den beklenmeyen davranışlardı. Beşiktaş’ın bir başka sorunu yine gündeme geldi. Ailton gibi bir golcü, stiline ve gönlüne göre tek pas alamadı. Ailton’un eli hep havadaydı ve önüne atılacak bir top bekliyordu. Özellikle arkadaşına verdiği pası geri istiyor Ailton... Verkaç yaparak pozisyon yaratmayı amaçlıyor. Beklediği pası alamayınca da bozuluyor ve zaman zaman oyuna küsüyor. Veysel Cihan ile oynadığı dakikalarda Beşiktaş’ın bu ikiliyle girdiği tek gol pozisyonu hatırlamıyorum. * * *Birlikte oynadıkları kötü olunca, Kleberson da ne yapacağını şaşırdı. Oyundan kopmasa da beklenen etkinliği sergileyemedi. Beşiktaş, niye kötü oynuyor veya neden kazanamıyor gibi bir sorunun yanıtını arayanlar için bir başka kısa not düşeceğim.Beşiktaş, takım olabilme gibi bir değere sezon başından bugüne henüz ulaşamadı. Böyle bir değeri kucaklamak için oyuncu değişimleri de istenilen sonucu getirmiyor. Sergen Yalçın veya İbrahim Akın’ın oyuna girmesi neyi değiştirdi... Beşiktaş dünkü maçı kazansaydı, bu, gelecek haftalar için bir ümit ışığı olur muydu?Taraftarın bu kadrodan beklentilerine bir yanıt verebilir miydi?Beşiktaş, bu sorulara bir yanıt bulmakta zorlandıkça ve klasik sorunlarından kurtulmayı beceremedikçe hüsranla kol kola yaşayacak.Dün gece Başkent’te yaşadığı gibi.