Suçlular

ÇABUK oynayan ve düşündüğünü hemen uygulayan, sahanın her bölgesini aynı beceriyle kullanabilen güçlü bir rakibe yakalandı Beşiktaş.

Özellikle oyunun başlangıç bölümünde, Beşiktaş'ı, ‘‘takım olabilme’’ farklılığına taşıyan özelliklerinin hiçbirini göremiyordum. Ve her geçen dakika, rakibin egemenliğinde boğulan bir Beşiktaş izlemenin şaşkınlığını herkes gibi ben de yaşıyordum.

Bu, Beşiktaş'ın ilk yarıdaki portresiydi. Şimdi oyunun genelindeki Beşiktaş'ı satırlara dökmek istiyorum...

Rakip, Beşiktaş'ı adeta ezberlemişti... Ve özellikle Gençler'in orta saha bloğu üzerindeki amansız baskısı, Beşiktaş'ın hücuma yönelik hevesini kolayca frenliyordu.

Ersun Yanal, ilk yarıda İlhan Mansız-Ahmet Dursun üzerinde katı bir markaj uyguluyordu. Ve aralarındaki diyaloğu keserek, Beşiktaş'ın en etkili silahını susturuyordu.

Beşiktaş savunma adamları Ronaldo ve Zago'nun oyuna katkı payları diğer maçlara oranla sınırlıydı. Rakip bu alanı da daraltarak, Beşiktaş'ın geriden oyun kurma isteğini engelliyordu.

Beşiktaş, oyunun final bölümünde ilk yarıya oranla daha farklı bir kimliğe bürünüyordu. Kaan'ın varlığı, sağ kanadı hareketlendiriyordu. Pascal'ın rakip savunma üzerindeki baskısı da İlhan Mansız'ın performansını en üst noktaya taşıyordu. Ve Beşiktaş, Mansız'ın golleriyle dengeyi sağlıyordu.

Beşiktaş, son maçlarda yakalandığı kolay gol yeme alışkanlığını dün gece bir kez daha yaşadı. Hele hele üçüncü Gençler golünde Beşiktaş savunma ailesinin toplu hatası tek kelimeyle bir faciaydı.

Bir başka faciaya da hakem İsmet Arzuman'ın yönetiminde tanık oldum. Oyunun başlangıç bölümündeki kararsız ve tutarsız davranışlarını maçın her dakikasına taşıdı. Oyunun tansiyonunu yükseltti ve her iki takım futbolcularını olumsuz yönde etkiledi.

Arzuman'ın kötü yönetimini Beşiktaş'ın yenilgisine bir neden olarak gösterebilirim. Ancak, oyunun en kritik dakikalarında sorumsuzca davranıp kırmızı kartla oyunu dışı kalan ve Beşiktaş'ı yalnız bırakan Pascal'ı da, en az Arzuman kadar suçlayabilirim...
Yazarın Tüm Yazıları