YÜKSEK gerilimli bir film gibiydi... Stres, sahanın her noktasında adeta kol geziyordu.
Ve böyle bir ortamda Beşiktaş'ın yaşadığı sıkıntılar, gerekli tempoyu frenliyordu. Sergen ve Tümer'in birlikte kulübede oturduğu ilk 45 dakikada, Beşiktaş hücum hevesini pozisyon etkinliğine dönüştürmeyi beceremiyordu. İlk yarıda bu ikiliden biri pekala oynayabilirdi. Ve pas trafiğinde çekilen zorluklar, Tümer veya Sergen'in yumuşak ayaklarında giderilebilirdi.
Herhalde Lucescu, göbekteki iki adam; Ronaldo ve Zago'nun kulaklarını çokca çekmiş... İlk yarıda hücuma hiç katılmadılar ve sürekli kendi alanlarında kaldılar. Belli ki, G.Birliği'nin kontratak ustalığı, Lucescu'yu böyle bir önleme itiyordu.
Geriden ve orta alandan top çıkmayınca Pascal ile İlhan Mansız ikilisinin çabası da koşuşmadan öteye gitmiyordu. Hatta, yan yana gelip, bir pas alış verişi bile yapamıyorlardı.
***
Kanatlarda, Tamer ile İbrahim oyunun savunmaya yönelik işlevlerini kusursuz uyguladılar. Ancak, hücumdaki etkinlikleri rakip defansı paniğe sürükleyecek seviyede değildi. Lucescu, 53. dakikada Tümer'i oyuna aldı. Amacı, lidersiz ve müthiş bir top kaybıyla oynayan Beşiktaş'ı toparlamaktı.
Tümer'in varlığı bir şeyler değiştirdi mi? En azından hücumdaki tempo arttı. Ve rakip kaledeki pozisyon sayısı yükseldi. Ancak Beşiktaş, zorluk derecesi üst düzeyde bir maç oynuyordu. G.Birliği alan daraltarak, Beşiktaş'ın düşüncelerini uygulayacak zaman ve boşluk bırakmıyordu. Sergen-Tümer yan yana oynar mı? Böyle söyleyenlerin dilini mi kesmeli... Sergen'in oyuna girdikten bir-iki dakika sonra Tümer'le yaptığı verkaç ve attığı gol, iki ustanın birlikte sergiledikleri nefis bir şovdu.
***
Israrla yazıyorum... Beşiktaş, kötü oynadığı dakikalarda veya maçlarda bile rakibe pozisyon rahatlığı vermiyor. Üstelik atacağı tek golle maçı kurtarabilecek ortamı her zaman diri tutuyor. Ve kazanma hırsı, amaca yönelik kararlılığı Beşiktaş'a 90 dakikanın her anında skoru değiştirecek zemin hazırlıyor.
Dün de bu farklı kimliği ile oynadı Beşiktaş. Ancak, söylediğim gibi oyunun zorluk derecesi üst düzeydeydi ve G.Birliği kolay yutulur gibi değildi. Savunmanın bir anlık şaşkınlığı, kazanılmış maçı alıp götürdü. Kaybettiği puana rağmen Beşiktaş'ta suçlanacak tek kişi bulamıyorum. Çünkü, kötüler bile yüreği ile oynadı...
Ancak, bir davranışa anlam veremedim. Sevgili Lucescu, tüm çabasına karşın hiç bir etkinlik gösteremeyen İlhan Mansız'ı neden 90 dakika oyunda tuttu? Sabrına bir neden bulamıyorum.