YAKALADIĞI değerlerin hiçbirini yitirmeyen bir Beşiktaş... Güzel futbolun ilk adresi, istikrarın sembolü ve takım olabilme özelliğinin tek sahibi...
İlk yarıyı yenilgisiz bitirirken, en çok gol atan ve en az yiyen takım unvanını da yakalayan Beşiktaş, ligin final bölümüne nasıl giriyor?
Öncelikle Lucescu klasiği, Beşiktaş'ı sisteminde belirgin bir değişikliğe veya maceraya sürüklemeyecek.
Luca, gol yollarında yine tek santrofor vce arkasında iki forvet koşturacak. Ve ‘‘korkak’’ diyenlere, tabelayı göstererek, Beşiktaş'ın en çok gol atan takım kimliğini hatırlatacak.
Ve Beşiktaş'ı ikinci yarı öncesi düşüncelere sürükleyen bir soru...
İlk yarının özellikle son haftalarında savunmanın yaptığı bireysel ve beklenmedik hatalar, Beşiktaş'ta bir sorun yaratır mı?
Yada, Lucescu'nun en sağlıklı ve güvenilir bölgesinde yaşanan performans kaybı, Beyiktaş'ın istikrar tablosunu tehlikeli boyutlara sürükler mi?
Fark kapanmaz
Lucescu gibi deneyimli bir teknik adamın, Beşiktaş'ı sistem ve oyun bütünlüğünde büyük önem taşıyan bu bölgeyi, süratle eski sağlığına kavuşturacağına inanıyorum.
Ve ligin final bölümünde, en yakın rakibiyle 8 puanlık farkın kapanmasına izin vermeyeceğini de biliyorum.
Yaklaşık onbeş günlük bir süreçte Beşiktaş idmanlarını saha kenarından izliyorum. Lucescu, Beşiktaş'ı sadece fizik açıdan değil, psikolojik yönden de sıkı bir denetim altında tutuyor.
Ve ‘‘benim çocuklarım akıllıdır’’ derken futbolculara güvenini de her fırsatta tekrarlıyor. Kendi kimliği kadar, futbolculardaki yeni bir şampiyonluk hırsının da işini kolaylaştıracağını adeta haykırıyor.
Sonuç... Her bir Beşiktaş'lı aradaki 8 puan farkın kapanmayacağını söylüyor. Ama Lucescu'nun ısrarlı uyarılarına da sımsıkı sarılıyor.