BEŞİKTAŞ korkularından rakibin 10 kişi kalmasından sonra kurtuldu. Mamah’ın kırmızı kart görmesine dek, hep 1-0’ın avantajına sarılarak oynadı Beşiktaş.
Açıkçası, oyunun başlangıç bölümünde rakibin atacağı sürpriz bir gol endişesi, Beşiktaş’ı gerçek kimliğinden uzaklaştırdı.
Oyunu rakibin kontrolüne bıraktı... Öncelikle kalesini savundu... Ve hesaplaşmayı gelecek dakikalara bıraktı.
Rakibin 10 kişi kalması,dengeleri bir anda değiştirdi. İbrahim Kaş’ın savunmadan çıkıp, rakip kalede pozisyon araması... Tello’nun ayağına gelen her topta hücuma yönelmesi ve kaleyi yoklaması... Delgado’nun füzeleri Beşiktaş’ın gerçek kimliğine dönüşünün belirtileriydi.
Bu dakikalarda Ertuğrul Sağlam’dan rakibe indireceği son darbeyi ısrarla bekledim. Daha doğrusu, kenarda ısındırdığı Mert Nobre’yi oyuna alacağını ve gole koşacağını düşünmeye başladım...
Oysa Sağlam, planında hiçbir değişikliğe yönelmedi. Bana göre bu, riskten kaçıştı. Üstelik, savunmanın sarı kartlı adamı İbrahim Kaş’ı kenara alarak, Baki Mercimek’i oyuna sürdü. Olası bir ikinci kart Beşiktaş’ı da 10 kişi bırakabilirdi. Öncelikle bunu düşündü Ertuğrul Sağlam.
Ve inandığı oyun kurgusu ile savaşa devam dedi...
* * *
SHERİFF’in maskesi Bobo’nun golü ile düştü. Bir bakıma tam zamanında gelen bir goldü. Ve bu gol Beşiktaş için bir üst turun garantisiydi.
Golün oluşumu gerçekten ilginçti. İlk 45 dakikada varlığını bile hissetmediğim Cisse’nin inatla bastırdığı rakibinden kaptığı top, Bobo’nun golü kadar değerliydi. Cisse’nin, ne yapacağı belirsiz bir oyun karekteri var. Uyuşuk adımlarla dolaştığı sahada birden vites değiştiriyor. Ve beklenmedik pozisyonlarda sürpriz toplar kaparak servise sokuyor. İlk yarının kötü adamı Cisse, ikinci yarının başarılı isimlerinden biriydi!
Oyunun başaktörü Bobo idi. Attığı iki gol için değil, oyunu algılayış biçimi... Hırsı ve iyi niyeti için onu ayrı bir köşeye koyuyorum. Bunu hak etti...
Delgado’nun performansı her geçen maç yukarılara tırmanıyor. Gecenin flaş isimlerinden biriydi. Yine de fizik açıdan bir doksan dakikayı aynı hırs ve nefeste tamamlayacak düzeyde değil. Oyunda kaldığı sürece varlığını hissettirdi.
Koray, gösterişsiz ama sağlam oynadı. İbrahim Toraman her zamanki gibi bir savaşçıydı. Serdar Kurtuluş, sağ kulvarda bir futbolcunun yapabileceği her şeyi sahaya döktü. Oyunun hem savunma hem de hücum yönünü kusursuz oynadı.
Tello, birkaç hafta sonra Beşiktaş’ta farklı bir konuma gelecek. Ve henüz görmediğimiz hünerlerini sergileyecek. Portekizli bir spor yazarı söylemişti...
Ona ne kader sıcak davranırsanız, Tello o kadar güzel oynar. Yeter ki, morali yerinde olsun.
* * *
BEŞİKTAŞ 8 günde 3 zorlu maç oynadı. İkisi Sheriff karşılaşması, bir de Süper Kupa. İnönü’deki ilk maçta beğenilen bir Beşiktaş vardı sahada. Süper Kupa’da yenilmesine karşın alkışlarla uğurlanan bir Beşiktaş...
Ve dün gece rakip sahada Sheriff’i topa tutan ve bir üst tura çıkan Beşiktaş... Ertuğrul Sağlam, yeni bir Beşiktaş yaratmaya çalışıyor. Ve ilkelerinden hiç sapmayacağını da her fırsatta tekrarlıyor.
Beşiktaş’ı iyi veya kötü oynatır. Bunu bir kenara itiyorum. Onun en çok hangi huyunu beğeniyorum biliyor musunuz?
Cesaretini. Herkesin diline dolayıp da sonra sırt çevirdiği gençlere güvenini beğeniyorum. Göreceksiniz, birkaç hafta sonra İbrahim Kaş’lara, Serdar Özkan’lara yeni isimler eklenecek. Belki o Beşiktaş’ı daha da çok seveceksiniz.