TİGANA, düşlerindeki Beşiktaş’ı yaratıyor. Çabuk ve ayağa oynayan, yardımlaşarak koşan bir Beşiktaş...
Hiçbir yıldız, koşan arkadaşının emeğine sığınmıyor. Tümer Metin de savaşıyor, Sergen Yalçın da... Ve Beşiktaş her bölgede varlığını ve kimliğini hissettiriyor.
Bir iki ay öncesinin fizik özürlü 11’i, şimdi tuttuğunu koparan, oyuna yüreğini koyan bir takım karakterini taşıyor. Boğuşarak baskı yapıyor, top kazanıyor. Kazandığı toplar da Sergen ve Tümer’in ayağından gol pasına dönüşüyor.
İlk yarıda böyle bir Beşiktaş izledim. Daha da doğrusunu söyleyebilirim... İlk yarının 35 dakikalık bir zaman diliminde herkesin keyif aldığı Beşiktaş ile sıcak bir gece yaşadım Diyarbakır’da.
Topla birlikte 40 metrelik deparlar atan Sergen Yalçın... Kaptanla nefis bir pas diyaloğu kuran Tümer Metin... Ve ilk yarıda rakibe hiç pozisyon riski tanımayan bire bir savunma bloğu... İşte bu Beşiktaş’ı beğendim.
* * *
Tigana, inandığı ve güvendiği adamı gözü kara hiç korkmadan takıma koyuyor.
Sadece iki idmana çıkan, beraber oynadığı arkadaşlarının adlarını bile bilmeyen Brezilya’lı Bobo’yu ilk 11’de sahaya sürdü Tigana.Bobo’nun yanında da hafta arası Gaziantep’ten alınan Gökhan Güleç...
İkisi de hiçbir panik yaşamadan ve telaşa kapılmadan uyumlu bir portre çizdiler.
Her şeyden önce arkalarında oynayan iki akıllı adam Sergen ve Tümer’in ayaklarından çıkan topları kovalayarak ve de izleyerek birer gol attılar.
Biliyorum, Beşiktaşlı taraftarlar merakla Bobo ve Gökhan Güleç için yazacağım diğer satırları bekliyorlar.
Her ikisine de geçer not veriyorum. Dilerim, yanıltmazlar.
* * *
Beşiktaş’ın ilk yarıdaki oyun karakterini son 45 dakikada böylesine yitireceğini hiç düşünmedim.
Bloklar arasındaki uyumsuzluk, düşen tempo ve kaybolan takım bütünlüğü, Beşiktaş’ın tüm özelliklerini bir anda alıp götürdü.
Ve düşünmeye başladım... Sergen’siz bir Beşiktaş bazı değerlerini kaybederek kolaylıkla sıradan bir takım havasına bürünebiliyor.
Sergen’in yokluğunda üretme ve uygulama yeteneğini yitirip, sadece koşarak kazanmayı amaçlayan bir takımın silik çizgileri kalıyor Beşiktaş’ta.
Dün gece iki değişik Beşiktaş izledim Diyarbakır’da. Sergen’li Beşiktaş’tan keyif aldım. Diğeri tat vermedi.