Şakaya gelmez

BEŞİKTAŞ'ın yaşadığı 90 dakika çelişkilerle doluydu. Önce, Lucescu'nun sahaya sürdüğü 11'in tanımını yapalım...

Aşırı güven mi, yoksa gereksiz bir fantazi mi?

Sergen'in sakat olduğu bir haftada Pancu, Tayfur ve Ali Eren'i kenarda bekletmek, Yasin'i takım elbiseyle tribünde oturtmanın anlamını söyleyebilir misiniz!

Sevgili Lucescu, eğer Altay'ı önemsemiyorsa, lig gerçeğine ters düşer.

Eğer, Alaves maçı yorgunu bazı futbolcularını dinlendirme gibi bir fırsatı lig maçında bulabileceğini düşünüyorsa, yine yanlış...

Puan kavramının bulunduğu yerde, risk kartını kullanmak sakıncalı ve yersizdir.

* * *

Böyle bir ortamda ve Beşiktaş'ın zorlandığı bir oyunda Tümer'in gördüğü kırmızı karta bir mazeret bulamıyorum.

‘‘Sorumsuzluk’’ desem, hiç de ağır olmaz... Ancak, Mutlu Çelik'in pozisyonu nasıl değerlendirdiği de ayrı bir konu... Tümer, rakibine vurdu mu, yoksa itti mi?

Yanımda oturan Vedat Okyar hemen televizyona koştu ve pozisyonu üç kez geri aldırarak dikkatle izledi.

Sonuç... Çok ağır bir karar!

* * *

Lucescu,
ilk yarı sonunda Tayfur'u, ikinci yarıda da Pancu'yu oyuna alırken, herhalde pabucun pahalı olduğu gerçeğini yakalıyordu.

Ve ben de bir gerçeği daha kolaylıkla gözlemliyordum. Pascal Nouma henüz hazır değildi. Pozisyonlarda ağır kalıyor, diri ve savaşçı kişiliğinden uzak bir çizgide dolaşıyordu.

Tümer'in kırmızı kart olayından sonra maçın rengi her an değişebilirdi. Cordoba'nın kurtardığı iki top, skoru etkiledi.

Başka, başka... Ronaldo'nun klasik oyunu, Ahmet Yıldırım'ın son 45 dakikadaki performansı ve Pancu'nun orta sahaya getirdiği dinamizm...

Yine de anlamadığım bir şey var. Lucescu gibi deneyimli ve muhafazakar bir hoca, kolaylık derecesi ne olursa olsun bir deplasman maçında riske kucak açtı. Bir anlam veremedim...
Yazarın Tüm Yazıları