Risk kazandı

Belki de hiçbir oyunun ilk 45 dakikalık bölümünde, Beşiktaş böylesine pas sarhoşluğuna yakalanmadı.

Rakamlardaki hatalı pas yüzdesi, rekor düzeydeydi. Ve Beşiktaş'ın yüksek tempo oynama isteğini frenleyen, bu yanlış pas trafiğinin yarattığı kargaşa değil miydi?

Yine de bu kargaşada İlhan Mansız ile Kaan Dobra'nın kaçırdığı fırsatlar, oyundaki tüm dengeleri değiştirebilirdi. Beşiktaş, yaşayacağı bu rahat ortamı adeta elinin tersiyle itti.

Bir pozisyon hala kafamı karıştırıyor. Ceza sahasına girerken, İlhan Mansız'a Petr'in bindirişi, sadece sarı kart cezasına sıkışıp kalmamalıydı. Böyle bir pozisyonda, kırmızı kart ne güne duruyor.

Prag, ilk 45 dakikada kendi yarı alanını akıllı kullandı. Kenarları da tıkayarak, Beşiktaş'ı etkisiz bölgelerde oynamaya zorladı.

Ve Beşiktaş'ın ilk 45 dakikada düştüğü 6 ofsayt pozisyonu, hem tartışılacak hem de eleştirilecek bir umursamazlık örneğiydi.

Oyunun final bölümünde Beşiktaş'ın aldığı riski normal karşılıyorum. Golsüzlüğe kilitlenen oyunun, Beşiktaş'a sağlayacağı hiçbir yarar olamazdı.

Ve seyircinin yüreklendirdiği Beşiktaş, oyunu Prag kalesine yıkarken, bilinen değerlerini de yakaladı.

Tempo yükseldi, geriden oyuna katılanların sayısı çoğaldı. Zago, Ronaldo, Giunti, Tayfur ve Pancu gibi...

Beşiktaş'ın bir gol peşinde koştuğu dakikalarda, Lucescu'nun Ahmed Hassan'ı oyuna alması beklenen bir davranıştı. Yine Lucescu'nun İlhan Mansız, Ahmed Hassan ve Sergen'le üçlü forvet denemesi, Rumen hoca gibi muhafazakar bir kişinin alabileceği en büyük riskti.

Ancak, Beşiktaş için böyle bir davranış gerekliydi. Ve tüm olanaklarını kullanmalıydı... Lucescu'nun Sergen'i oyunda tutması, Tümer'i de alması, bu maçı sadece becerili futbolcuların kurtarabileceği düşüncesinden kaynaklanıyordu.

Ve Lucescu'nun planı tuttu. Ronaldo'nun golü bir ömre bedeldi. Bu gol ve sonuç, Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'nde aradığı kandı. Beşiktaş geç de olsa, bu işin üstesinden geldi...

Bu maçın kahramanı kimdi? Öncelikle hiç bıkmadan ve usanmadan takımını desteleyen Beşiktaş seyircisi gecenin başaktörüydü. Sergen ise Beşiktaş'ın en flaş adamıydı.
Yazarın Tüm Yazıları