ELİME tutuşturulan Fenerbahçe kadrosuna baktım, Denizli iki santrfor Serhat ve Andersson'u ilk 11'de oynatmıyor. Oktay'ı arıyorum, yedekler arasında bile yok...
Yani, Denizli, bir santrfor yerine 2 forvet, Revivo ve Rapaiç ile oyuna başlıyor. Ve Ali Güneş de orta sahadan çıkıp, Rapaiç ile Revivo'nun peşine takılan sürpriz bir forvet.
Böyle bir oyun kurgusu ile Fenerbahçe neler yapabilirdi? İlk 45 dakika süresince birbirleriyle hiçbir düşünce ve pas diyaloğuna giremeyen bu üçlü forvet, gülünç bir hücum tablosu sergiliyordu...
Ancak 35. dakikada kalecinin kucağına atılan bir şut ve yine kalecinin ellerine gönderilen 1-2 etkisiz orta...
Birden aklıma Mustafa Denizli'nin Barcelona yenilgisinden sonra söylediği sözler geldi:
‘‘Sistem uygulanırsa F.Bahçe'de sorun kalmaz.’’
SANTRFORSUZ OLMUYORDU
Bir süre düşündüm... Denizli, hangi sistemle F.Bahçe'yi galibiyete koşturacaktı... Yürüyerek oynayan Rapaiç'le mi? Rakip savunma üzerinde hiçbir etkinlik ve rahatsızlık yaratamayan Revivo ve Ali Güneş'le mi? Gerçek tüm hatlarıyla görülüyordu, santrforsuz işler yürümüyordu...
Oyunun ikinci yarısında bitik ve yorgun denilen Andersson'u sahada görenlerin yüzü gülüyordu. Ve Andersson tüm hava toplarını alırken, seyrek de olsa Fenerbahçe'ye karambol pozisyonları hazırlıyordu.
Ancak, Denizli'nin diğer tercihleri F.Bahçe'nin Lyon karşısında daha etkili bir tavır koymasını engelliyordu. Serhat'ı Ali Güneş'in yerine almak için 75 dakika beklemenin gereği neydi? Rakip kaleye doğru dürüst hiçbir şut denemesine giremeyen F.Bahçe'de Ceyhun gibi bir şutör neden Denizli'nin aklına maçın son dakikalarında geliyordu?
Yenilmeyecek bir takım değildi Lyon. Bu takım Kadıköy'de Fenerbahçe'ye rakip bile olamazdı. F.Bahçe böyle bir takıma yenildi. Aklıma iki neden geliyor... Biri sistemdeki yanlış, diğeri de Belçikalı hakemin berbat yönetimi.