Lucescu

YAZIMA, skoru bir kenara bırakıp, bu sonucu yaratan kişi ile gireceğim.

Yani, Lucescu'yu gecenin şeref köşesine oturtacağım. Sonra sahaya dönüp, maça geçeceğim.

Beşiktaş'ın ilk 20 dakikalık oyununa bakıp da aldananlar arasında ben de vardım. Belki, Beşiktaş iyi oynamıyordu. Ancak, zorlu bir deplasmanda gerektiği gibi davranıyordu.

Lucescu'nun isteklerini hiç atlamadan sahaya yansıtıyordu. Oyunu soğutuyordu, tempoyu ağırdan alıyor, Alaves'i tehlikeli bölgelerin uzağında tutmaya çalışıyordu. Lucescu'nun akıl dolu planı, Beşiktaş'ı sevimli göstermese de adım adım hedefe koşturuyordu.

***

İlk 20 dakikalık oyuna bakıp da telaşlananlar, daha sonra Beşiktaş'ın yaşattığı pozisyon zenginliğini keyifle seyrediyorlardı.

İlhan Mansız'ın kaçırdığı pozisyona fazla bir eleştiri getirmeyeceğim. Ama Pancu'nun harcadığı fırsat için sesimi biraz yükselteceğim... Ve Pancu'nun yıldızını teke düşüreceğim.

İlk yarı notlarıma bakıyorum... Savunmada Ronaldo, Ali Eren ve Zago için hep olumlu şeyler yazmışım. Tayfur, Dobra ve Cordoba'nın iyi oyunlarını notlarımın arasına sıkıştırmışım...

Oyunun final bölümünde sahayı yine akıllıca kullanan, riskten kaçan ve tempoyu rakibe kaptırmayan bir Beşiktaş seyrediyordum.

***

Ve şimdi, Beşiktaş için yazdığım iyi şeylere burada bir nokta koyuyorum. Oyunun son 25 dakikalık bölümünü kendi yarı alanına kapanarak geçiren Beşiktaş'ın yüklendiği riski tepeden tırnağa eleştiriyorum.

Ve bu davranış biçiminin Lucescu'dan değil, futbolcuların skoru korumak gibi duygusal bir refleksten kaynaklandığını da biliyorum.

Beşiktaş'ın tabelaya astığı skor, rövanş için yeterli mi? Vallahi, büyük laf söylemenin acısını çekenlerden biriyim. Ama sahadaki iki takım arasındaki farka bakıp, yine sivri dilimi kullanacağım... Beşiktaş turu geçer.
Yazarın Tüm Yazıları