Lideri buldum

Dün gece 20 numaralı forma ile oynayan ve müthiş bir teknik resital sergileyen Tümer Metin, Şifo'dan sonra liderlik bandını taşıyacak özelliklerle donatılmış bir futbolcu...

Raket gibi bir sol ayakla başlattığı atakları mükemmel bir oyun zekasıyla yönlendiriyor. Olağanüstü bir özgüvenle oynuyor, davranışlarıyla sanki 40 yıllık Beşiktaşlı... İki şutu direkten döndü. İkisi de gol kadar güzeldi... Daum, neden başka adreslerde lider arıyor, anlayamadım...

Ronaldo'yu, hemen eleştiri çukuruna yuvarlayıp boğmak istemiyorum. Beşiktaş ile sadece 3-4 gün geçiren ve ilk kez forma giyen Brezilyalı'ya bir maç şansı daha bırakıyorum. Ancak, Bursaspor golündeki şaşkınlığını da pas geçemiyorum. Murat'ın topa vurduğu yere Ronaldo'nun daha çabuk gitmesi gerekiyordu. Bunu beceremedi... Kjaer için de aynı duyguları taşıyorum. Perşembe günü geldi, cuma gecesi forma giydi. Yediği ilk golde kabahati ona değil, topa vurduran savunmaya ve de özellikle Ronaldo'ya yüklüyorum.

DAUM RİSKİ SEVİYOR

Daum, riskten çekinmiyor... İkinci yarıda orta sahanın iki savaşçısı Tayfur ve İbrahim'i kenara çekerek Sertan ile Stavrum'u oyuna alırken, 3 puan için tüm kozlarını kullanıyordu. Ve son 45 dakikayı 6 hücum elemanı ile oynayan Beşiktaş ilk yarıya oranla daha etkili bir portre çiziyordu.

İlhan Mansız için farklı düşünüyorum. Kapanan savunmalara karşı özelliklerini sergilemekte zorluklar yaşıyor. Ancak, boş alanlara atılan toplarda Beşiktaş'ı çok çabuk rakip kaleye taşıyor. Bir de kendini anlayan bir arkadaş bulursa etkinliği daha da çoğalacak. Attığı ilk golü anlatmak için güzel kelimeler arama sıkıntısına girmeyeceğim. Sadece ‘‘mükemmeldi’’ diyerek, bu golü görmeyenleri televizyon başına davet edeceğim.

Geçen hafta tepeden tırnağa eleştirdiğim Beşiktaş için bu kez de farklı şeyler yazmayacağım. Baya'nın, Stavrum'un, Ronaldo'nun ve kaleci Kjaer'in uyum günlerini sabırla bekleyeceğim. Yoksa, taraftarın özlemle beklediği Beşiktaş'ın bu olacağına inanmıyorum.