OTELDEN çıktım, Antalya Atatürk Stadı’na doğru yürümeye başladım. Nemli hava tüm bedenimi sarmıştı. Attığım her adımda sanki kafamdan ayaklarıma doğru sular boşalıyordu. Kalp atışlarım değişti, gözlerimin karardığını hatırlıyorum...
Stada girdim... Çığlık çığlığa bağırıyorlardı. Ve bayılan bir seyirciye ambulans çağırıyorlardı. Yaşadığıma şükrettim, bir koltuğa çöktüm. Böyle bir havada biraz sonra oynanacak bir maçın yorumunu yazacaktım. Belki de hiç aldırmadan 90 dakika koşacak 22 adamı acımasızca eleştirecektim. Isının 40 dereceye vurduğu, nemli havanın bir kene gibi tenime yapıştığı bir gecede her hataya ve hatayı yapana bir suç dosyası düzenleyecektim.
Haksızlık bu. Ama ne yapalım bizim de işimiz bu!
* * *
Bırakın çift ön liberoyu, Beşiktaş 10 libero ile oynasa nafile...
Kalesini korumasını ve savunma yapmasını bilmiyor. Oyunun ilk 10 dakikalık bölümünde rakibe iki net pozisyon verdi ve bir de gol yedi.
Yediği gol evlere şenlik!
Kornerden gelen topu sadece seyredersen... Adam paylaşımında yanlış noktalar seçersen... Rakipten ağır davranırsan yersin golü.
İkinci gol ilkinden de beterdi. Altıpas içinde dolaşan topa Beşiktaş savunması hiçbir önlem almadı.
Beşiktaş’ın yediği en ucuz gollerden biriydi! Bir de kaçırdığı fırsatlar vardı. İki net pozisyon yakaladı. İlkinde Bobo’nun, diğerinde Delgado’nun nefis pasını Holosko yüzüne gözüne bulaştırdı. Oysa, her ikisi de kolay ve rahat pozisyonlardı.
* * *
İlk yarı biterken kafama takıldı. Hazırlık maçlarının en hazır ve hızlı adamı Mert Nobre ilk 11’de yoktu.
Tercih, elbette Ertuğrul Hoca’nın... Ancak, yanlışı yazmak da bizim görevimiz.
Yine ilk yarı sonunda düşündüm... Hazırlık döneminin ele avuca sığmayan genci Aydın Karabulut’un isteksiz tavırları... Sivok’un hataları... Bobo’nun, Uğur’un etkisiz temposu hep bu öldüren sıcak ve nemin etkileri miydi? Ve bir soru... Tello’dan solbek olur mu? Belki olur, ama bu bölgede oynamayı seviyor mu... Bir de ona sorun!
Ertuğrul Sağlam, iki adam değiştirdi. Sol çizgiye Serdar Özkan’ı koydu, Bobo’nun yanına da Nobre’yi gönderdi. Yani, çift santrfor oynamaya başladı Beşiktaş... Bu, 2-0’lık skordan kurtulmak için Sağlam’ın denediği son şanstı.
* * *
Ne değişti... Beşiktaş, Serdar Özkan’ın varlığı ile sol kanadı kullanmaya başladı.
Nobre, savaşçı kimliğini rakip ceza alanı içine taşıdı. Ve Beşiktaş oyunu Antalya kalesine yıktı.
2-0’dan sonra gelen 3-2’lik skoru başkaları gibi hiç abartmayacağım.
Sistemsiz bir oyunda Beşiktaş’ın attığı üç gol için, kısa bir zaman dilimine sıkıştırılan bir kükreyişin ürünüdür diyeceğim. Ve buna da saygı duyacağım. Hele böyle bir havada alınan 3 puanı da alkışlayacağım.