Keşke okusaydın

BİR el haftaya damgasını vurdu... Anelka’nın Konyaspor’a attığı golün tartışmaları her hakem hatasından sonra gerilere dönülerek gündeme gelecek, belki de bir koz gibi kullanılacak. Ortalık gerilecek ve dostluklar yine bozulacak...

Bu işi ilk yapan Anelka değil ki!

1986 Dünya Kupası’nda Maradona’nın eli ile İngiltere’ye attığı golü hatırlayın... Maçtan sonra bir de beyanat vermişti...

O el benim elim değil, Tanrı’nın eliydi!

Ama yıllar sonra bir vicdan muhasebesi yaparak itiraf etti Maradona...

Evet, golü elimle atmıştım...

Her neyse, lafı başka yere getirmek istiyorum. Konya maçından sonra Christoph Daum’un Anelka’nın golüne yönelik demecini okurken hem şaşırdım, hem de düşündüm. Diyor ki, Christoph Daum...

Bence gol tertemizdi. Anelka kaleci ile birlikte yükseldi. Ve Anelka’ya çarpan top gol oldu.

Christoph Daum
gibi bir cin, bu gole ‘Temiz’ damgası vuracak ve topun Anelka’ya çarparak filelere gittiğini söyleyecek. Kim inanır...

Daum, şöyle bir demeç verseydi, daha saygın bir çizgiye gelmez miydi?

Evet, Anelka elini kullandı ve golü attı.

Böyle bir ifade, gelecek haftalar için diğer teknik adam ve yöneticiler için de bir örnek olmaz mıydı?

Ortalığı birbirine katmak için öküz altında buzağı arayanlar, bundan olumlu bir mesaj almaz mıydı?

Konyaspor taraftarlarının tribünlere astığı pankartlarda Mevlana Celaleddini Rumi’nin deyişlerinden örnekler vardı. Birinde şöyle diyordu büyük Türk düşünürü...

FENA SÖYLEYİCİ, FENA ÖĞRETİCİ, FENA DÜŞÜNCELİ OLMA.

Konyalı taraftarların açtığı Mevlana pankartları Christoph Daum’un da ilgisini çekmiş. Ve şöyle demiş...

Mesnevi’nin Almancasını bulursam mutlaka okuyacağım...

Şimdi düşünüyorum...

Daum, Mevlana’
yı daha önce okusaydı, ‘fena söyleyici’, ‘fena öğretici’, ‘fena düşünceli’ olma sözlerinden bir ders çıkartır mıydı.

Ve Anelka’nın golüne böyle bir yorum getirir miydi?

* * *

VE Anelka’nın eli ile attığı gole G.Saray, Beşiktaş ve Trabzonspor’dan sert bir tepki geldi. Üç takım da maçlara aynı pankartla çıktılar...

El değmemiş temiz bir lig istiyoruz.

Böyle ortak bir davranışa da şaşırdım. Her an parlamaya hazır bir ligde ateşe körükle gitmek yanlış bir ortaklık değil mi...

İsterseniz bir kez daha düşünün. Ya günün birinde sizin de bir futbolcunuzun eli bu lige karışırsa... Ne diyebilirsiniz?

* * *

SÜPER Lig’in yeni ekibi Kayseri Erciyes haftanın takımı seçildi. İnanılmaz çıkış, Erciyes’i puan sıralamasının üçüncü basamağına kadar tırmandırdı.

22 puanlı lider G.Saray ile 20 puanlı F.Bahçe’nin hemen ardında 16 puanla imrenilecek bir grafik çiziyorlar.

Nedir bu başarının sırrı. Sordum soruşturdum... İşte Erciyes mucizesinin raporu...

Teknik Direktör Mustafa Uğur ile Genel Menajer Reşat Çağan arasındaki uyum.

Bu ikilinin futbolcularla arasındaki sıcak diyalog.

Timuçin gibi bir kaptanın varlığı ve Cenk gibi usta bir golcüye sahip olmanın avantajı.

Erciyesspor’un yedek kulübesindeki futbolcularının kalitesi.

Bunlara bir de Başkan Enver Kemaloğlu ve Başkan Vekili Dr.Erol Bedir’in profesyonelce yaklaşımları eklenince, ERCİYES ailesinin başarıdaki sırrı ortaya çıkıyor.

Hemen ekleyeyim, gelecek sezon 4-5 nokta transfer ile Süper Lig’de daha farklı şeyler düşünüyorlarmış.

Birinci lige çıkıp da ilk sezonunda böyle bir konuma gelmek gerçekten ilginç.

Başarılarının devamını dilerim.

* * *

VE Beşiktaş kaptanı Tayfur Havutçu futbolu bıraktığını açıkladı. Başkan Yıldırım Demirören’e şöyle demiş Havutçu...

Hep sorun adam gibi gösteriliyorum. Bu, hem bana, hem de Beşiktaş’a zarar veriyor. Artık menajer olarak istediğiniz gibi çalışmaya hazırım.

Ben, Havutçu’yu hiçbir zaman Beşiktaş’ta sorun yaratan bir kişi olarak düşünmedim. Mükemmel bir kaptan, tam anlamı ile profesyonel bir futbolcuydu.

Sorun yarattığını kim söylemiş, böyle bir iftirayı kim atmış?

Acaba, Beşiktaş’ta sorun yaratanlar mı, ya da Beşiktaş’ı kemirenler mi?
Yazarın Tüm Yazıları