BEŞİKTAŞ’ta oynama isteğiyle dolu futbolcu sayısı bir hayli kabarıktı. İlk sıraya Ahmed Hassan’ı koyuyorum...
Oyunun henüz ısınma dakikalarında yoktan üç pozisyon yaratan ve sahanın her bölgesinde inanılmaz bir efor harcayan Ahmed Hassan, diğerlerini de ateşledi.
Ve Beşiktaş, zaman zaman yükselen temposunu sahanın geniş alanına taşıyarak rakibin direncini kolayca kırdı.
Okan Buruk, 90 dakikayı hiç durmadan tamamladı. Rakipten çaldığı ve kaptığı topların sayısı rekor düzeydeydi. Üstelik, çoğunu olumlu pasa dönüştürmeyi başardı.
Ahmet Yıldırım, oyunu iyi okudu ve yönlendirdi. Adamına göre servis yaptı, Carew’in kafasına kaldırdığı toplar ve Ahmed Hassan’a attığı kontra paslarda farklı bir kişilik sergiledi.
Sergen’in hiç kesmeden koşma isteğine şaşırdım. Beklenmedik anlarda yaptığı nefis hareketleri herkes gibi keyifle izledim. Ve zaman zaman gereksiz öfkesini de kazanma hırsına bağladım...
* * *
John Carew, iyi başladığı oyunun devamını getiremedi. Milli maç yorgunluğunu bir bahane gibi düşünemiyorum.
Hele hele, Sergen’in önüne uzattığı gollük topa koşarken 5-6 metre arkadan gelen rakibe yakalanmasına da bir anlam veremiyorum.
Carew’in beklenen performanstan uzak görüntüsü, Beşiktaş’ın hücum etkinliğini sınırlı kılıyor. Ve onun Beşiktaş’a henüz hiçbir şey kazandırmadığı gerçeğini de her maçta bir kez daha yaşıyorum.
* * *
Beşiktaş savunması 90 dakikayı hiç zorlanmadan bitirdi. Göbekte Mustafa Doğan-Emre ikilisinden endişe duyanlar yanıldılar. Her ikisi de oyuna önce yüreklerini koydular, sonra birbirlerini kontrol ederek 90 dakikayı hatasız tamamladılar.
İbrahim Akın, kısa bir döneme iki gol sıkıştırarak 1-2 haftalık kötü performansını unutturdu.
Beşiktaş, dün gece yarattığı farklı skor ile tribündeki taraftarıyla barıştı. Şimdi o taraftar, iki hafta sonra oynanacak Fenerbahçe maçını bekliyor. Ve bu derbinin Beşiktaş’ta çok şeyleri değiştireceğine inanıyor.