BİRİ hakem, diğer ikisi teknik adam... Üç kişiyi haftanın portresine alıyorum. G.Saray-Adana maçının hakemi Bülent Demirlek, Fatih Terim ve Yılmaz Vural...
G.Saray- Adana maçının bitiminden birkaç dakika sonra telefonum çaldı. Karşımda Doğan Haber Ajansı Kayseri Büro Şefi Oktay Ensari...
Feryadı ahizeyi parçalayacak...
Abicim, gördün mü Bülent Demirlek'in yönetimini?
Karıştırdı işleri değil mi?
Karıştırdı da laf mı...
Bir şeyler söylemek istiyordu Oktay. Baklayı hemen çıkardı ağzından...
Tanıyorsun değil mi Bülent'i?
Yoo. Pek tanımam...
Abicim... Kayseri-Rize maçını yönetti. Herkes birbirine girdi.
Hatırlıyorum. Hani, bir milletvekilinin hastanelik olduğu maç değil mi...
Evet, evet... Berbat yönetmişti. Kayseri'nin sahası üç maç kapatıldı. Şimdi de G.Saray-Adana maçı...
***
TELEFONU kapattım. Akşam tekrar televizyonun başına geçip, her kanaldan maç yorumlarını dinlemeye koyuldum...
Tutanın elinde kalıyordu Bülent Demirlek.
Çok mu kötü yönetti?
Kötünün de kötüsü.
Asalım mı?
Sakın ha... Kötü niyetli değildi.
Neydi peki?
Acemiydi. Deneyimsizdi.
***
VE pazartesi günü Galatasaray-Adanaspor maçının eleştirilerini okurken, İlhan Söyler'in bir cümlesine gözüm takıldı...
G.Saray kaptanı Bülent Korkmaz'dan 10 yaş küçük bir hakem, böylesine kritik bir maçın ağırlığını kaldıramazdı.
Evet, kaldıramadı böyle bir maçın ağırlığını.
Üzülüyorum bu genç hakemimize. Kolay kolay toparlanamaz.
Ve kızıyorum Merkez Hakem Komitesine...
Toy bir çocuğu kritik bir maçta Ali Sami Yen arenasına attığı için...
***
G.SARAY-ADANA maçından sonra Fatih Terim'in sözlerini dikkatle dinledim. Hemen aktarıyorum...